Sayfalar

19 Haziran 2008 Perşembe

SOFRADAKİ ANADOLU'YA GİDERKEN...

Bu ay ki Sofra dergisinin içinden "Sofradaki Anadolu" isimli etkinlik için giriş bileti çıktı.
Açıkçası bu bileti görene kadar böyle bir etkinlikten haberim yoktu.
Dergiyi ayın ilk günlerinde aldığım için "etkinlik tarihine kadar kendimi ayarlar, etkinliğe giderim" diye düşündüm.
Ama son günü olan 15 Haziran Pazar gününe kadar hiç fırsat bulamadım.
Pazar günü kızımla gitmeye niyetlendik ama ulaşım benim gözümü korkuttu.
Hava çok sıcaktı ve aktarmalarla günümün çoğu yollarda geçecekti.
Meğer Taksim'den etkinlik için servis kalkıyormuş.
Biletin üzerinde servis konusu yazmıyordu ve internet adresini incelediğimde de servis kalktığını gözden kaçırmışım.
Ben gitmekten vazgeçince, sağolsun eşim "ben sizi götürürüm" dedi.
Eşim uzun zamandır pazar günleri gezmektense evde kalmayı tercih ettiği için, biz hep kızımla çıkıyorduk, eşimi pazar günü oralara sürüklemeyeyim diye düşünüp, teklif etmemiştim.
Tabi otobüslerde uğraşmaktansa rahat rahat arabayla gitmek çok iyi oldu.
Giderken sıkıcı otoban yolculuğu yapmaktansa, geze geze sahil yolundan gidip, araba vapuru ile karşıya geçtik.
*Altta ki Suhulet araba vapurunun resmini daha önce Sirkeci'de ki üst geçitten çekmiştim.


Araba vapuruna binmek için Gülhane Parkı'nın Sarayburnu kapısına vardığımızda trafik kilitlenmiş ilerlemiyordu.
"Eyvah dedik, yoksa bu sıra araba vapuruna girmek için oluşan sıra mı?
Baktık ki çok sayıda polis ve eskort var, demek ki mühim biri buralarda bir yerde diye düşündük.
Protokol yanımızdan geçtikten sonra öğrendik ki, Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül, Kayseri İli Yardım Derneği'nin Sepetçiler Kasrı'nda düzenlediği kahvaltıdan ayrılırken trafik sıkışmış.
5-10 dakikalık beklemenin ardından yol hemen açıldı ve bizde Sirkeci vapur iskelesine girdik.

Baktık ki sıra çok,belki bir daha ki araba vapuruna binebiliriz dedik ama şansımıza iskelede ki,araba kapasitesi daha çok olan,yeni araba vapuru Suhulet olduğu için,bize de sıra geldi ve son sırada da olsa kendimize bir yer bulduk.

Üstte ki resimde Cumhurbaşkanımızın da katıldığı kahvaltının yapıldığı Sepetçiler Kasrını ve bahçesini görebilirsiniz.

Suhulet araba vapurunun hizmete girdiğini biliyordum ama binmek kısmet olmamıştı.
Diğer araba vapurlarının yanında Suhulet oldukça güzel ve gösterişli duruyor.
Suhulet'in içi de çok güzel dekore edilmiş,alıştığımız gemilere hiç benzemiyor.
İçeride ki salonda oturma yerlerine çok rahat koltuklar ve masalar yerleştirilmiş.
Camlar tam boy olduğu için denizi ve çevreyi oturduğunuz yerden çok rahat görebiliyorsunuz.
Bir cafesi var ama yolculuk 10 dakika sürdüğü için, tadına vararak değil bir telaşla çayınızı içebiliyorsunuz.

İç kısımlarda klima var,güvertede krem rengi yine çok rahat koltuklar var.
Bu kadar konforlu bir gemide yolculuk yapmak çok güzeldi ama az önce dediğim gibi sadece 10 dakika sürüyor.
İstanbul Belediye Başkanımız Sayın Kadir Topbaş, bu konforda ki vapurları yolculuk süresi 2,5 saati bulan Boğaz Turu için sefere çıkan vapurlarda da görmek istiyoruz.

Geminin içi ne kadar konforlu da olsa İstanbul'un muhteşem manzarasından uzak kalmak istemiyoruz ve yolculuğun yarısında güverteye çıkıp, manzaranın tadını çıkarıyoruz.
Günün en güzel karesini de Kız Kulesi'nin önünden geçerken çekiyorum.

Karşıya geçtikten sonra Kadıköy civarında dolaşıp,yemek etkinliğine gittiğimizi es geçip
Arifler Sofrası'nda yemek yedik.
Arifler Sofrası'nda yemeklerinizi girişte kendiniz seçip alıyorsunuz.
Yemekler lezzetli, fiyatlar mâkul, personelde çok ilgili.
Lokantanın arka masalarının yanında akvaryumlar var.
Üstteki resmi orada çektim.
Objektife bakan ufaklık, yemek boyunca yaptıklarıyla bizi epey eğlendirip, güldürdü.

Ve Pazar gezimizin asıl sebebi olan Caddebostan'da ki etkinlik alanına gittik.
Etkinlik ile ilgili ayrıntıları Muhterem'le Afiyetle sayfasında görebilirsiniz.

Etkinlikten çıktıktan sonra eşim Kanlıca'ya gitmeye karar verdi.
Bizde kızımla bu kararına destek olduk : )

Kanlıca cıvıl cıvıldı,güzel havayı kaçırmak istemeyenler çay bahçelerini doldurmuştu.
Denizde de sandallar ve şehir hatları vapurunun yanı sıra Jet Ski'ye binenler vardı.

*Üstte ki resmi geçen yıl Boğaz Turunda gemi Kanlıca iskelesine yanaştığında çekmiştim.
Çay bahçesini ve civarını gösterdiği için tekrar buraya ekledim.

Çay bahçesinin önünde 2 Jet Ski ve 1 sürat teknesi vardı, hızları ve yaptıkları ile denizi epey hareketlendirdiler.

Dönüşte karşıya geçmek için Fatih Sultan Mehmet köprüsünü kullandık.
O gün Babalar Günüydü ama biz eşimi sevindirmeden, böyle bir gezi ile eşim bizi sevindirdi.
İstanbul'da yaşamak trafik yüzünden bazılarını çıldırtabilir ama ben bu şehri seviyorum ve sevmeye devam edeceğim.
Yeni bir gezide görüşmek üzere.....

3 yorum:

  1. Adsız16:52

    Canım Muhterem, nefis bir etkinlikmiş. Diğer blogunda okuyup buraya geldim. Ama hiç birşey canımı çektirmedi kanlıcadaki yoğurt kadar.. :))

    Nefis bir gün geçirmişsiniz.. Fotoğraflar çok güzel. Suhuletden yeni haberim oluyor.

    Öpüyorum muhteremim. sıcacık sevgiler, bol gezmeler.

    www.misssgibi.com

    YanıtlaSil
  2. Muhteremcim merhaba, herşey çok güzel görünüyor. Bu arada blogunun şablonunu değiştirmişsin, çok güzel olmuş, daha net daha iç açıcı görünüyor, daha bir ferah göründü blogun gözüme:) SEvgiler.

    YanıtlaSil
  3. Diger blogundan geliyorum.Bütün resimlere hayran kaldim.Ne güzel etkinlikler varmis.Paylastigin icin tesekkür ediyorum Muhteremcigim.Güzel bir hafta sonu gecirmen dilegiyle,sevgiler...

    YanıtlaSil

Yorum yazmak için;
Google hesabınız yoksa "Anonim" bölümünü işaretleyerek
yorumunuzu yazabilirsiniz.