Bir önce ki bölümde yayınlamaya başladığım Hazreti Yuşa Tepesine ait yazı dizisine, Hazreti Yuşa A.S'mın kabrinin bulunduğu bölüm ile devam ediyorum.
Bu bölümde türbe ve civarından, camii ve kubbeli çeşmenin olduğu bölümlerden resimler yayınlayacağım.
Bir sonra ki bölümde ise hazırladığım ilahili videoyu izleyebilirsiniz.
Hz Yuşa kimdir?
Yuşa Peygamber, Yusuf (a.s) neslinden olup, Hz. Musa'nın
çağdaşıdır. Hz. Musa'nın Genç Yuşa ile "İki denizin birleştiği yere"
kadar yaptıkları tarihi ve gizemli yolculukları ve burada Hızır (a.s) ile
buluşmaları Kuran-ı Kerim'de Kehf Suresi'nin 60-65. ayetlerinde anlatılır.
Burada, Hz. Musa'nın yanındaki genç adamın Hz. Yuşa olduğu
rivayetlerden anlaşılmaktadır. Hz. Yuşa'nın Beykoz Yuşa Tepesi'nde gömülü
olduğu şeklindeki inanış, Beşiktaş'ta türbesi bulunan Kanuni Sultan Süleyman'ın
sütkardeşi Yahya Efendi'nin (1494-1570) manevi keşfi ile irtibatlandırılarak
yaygınlaşmış ve şöhret bulmuştur. Bazı tefsirlerde Yuşa'nın (a.s) Musa'nın
(a.s) vefatından sonra peygamber olarak görevlendirildiği, Hz. Musa'nın yeğeni
ve yardımcısı olduğu, Hıristiyanların ve Yahudilerin ona Yeşu dedikleri
nakledilir. Yeşu (Yuşa) Beni İsrail'e gönderilen dört büyük peygamberden
biridir.
Yuşa adını İbranice'den alır. İbranice'de "ye"
Allah, "şua" kurtarsın demektir. Zaman içinde bu iki kelimenin
birleşimi Yuşa olarak değişime uğramıştır. Hz. Yuşa'nın babası, oğluna bu ismi
koyduğunda İsrail'in Firevun'dan kurtarılmasını dilemiştir.
Bilinen Mucizeleri
Nelerdir?
Birçok mucizesi vardır: Şeri'a ırmağını ayakları ıslanmadan
geçmiştir, Geboan savaşında günü uzatmıştır, Eriha surlarını bakışıyla
yıkmıştır. Bu olay Hz. Muhammed tarafından “güneş hiç kimse için
durdurulmamıştır, yalnız Hz. Yuşa hariç” şeklinde yorumlanmıştır.
Tevrat'ta Eriha'nın surlarının yıkılışı şöyle konu olmuştur:
“Önce yedi kez kentin çevresinde dolaştılar, sonra yedi kâhin koçboynuzundan
borularını çaldılar, borular çalınır çalınmaz Hz.Yuşa'nın kavmi hep beraber
bağırmaya başladı ve surlar kendiliğinden çöktü.”
Hz. Yuşa, İsrailoğulları'nı göçebelikten kurtarmış ve Arzı
Kenan’a yerleştirmiştir.
Arz-ı Kenan neresidir?
Bugün İsrail tarafından ‘Arz-ı Mevud’ yani ‘Vaat Edilmiş
Topraklar’ meselesi olarak bilinen sınırların dinsel referansı Tevrat’taki
‘içinden süt ve bal akan topraklar’ ve ‘Kenan Diyarı’ ifadeleridir. Bu
toprakların tam olarak neresi olduğu bilinmemesine rağmen Tevrat’ta Tanrı,
Kenan Diyarı’nı bir zamanlar İsrailoğullarına vermiştir. Konu Aziz Paulos
tarafından İncil’e taşınmıştır. İncil’de ise bu sınırlar güneyde Mısır Nehri,
Zin Çölü, batıda Akdeniz, kuzeyde Hor Dağı, doğuda Ürdün (Şeria) Irmağı ve Lut
Gölü ile çevrilidir.
Türbenin Tarihi Önemi
Hz. Yuşa üç dine mensup insanların da sahip çıktığı bir
kişidir. Ona, hem Yahudiler hem Hıristiyanlar hem de Müslümanlar sahip çıkmış
ve İstanbul'a geldiğini iddia ederek uğradığı zannedilen bir yere mezarını
yapmışlardır.
Bu tepe tarihin ilk dönemlerinden itibaren kutsal bir yer
olarak kabul edilmiş ve çeşitli uygarlıklar burada kendi dinlerinin mabet ve
tapınaklarını inşa etmişlerdir. İlkçağlarda burada Zeus tapınağının bulunduğu
ve Bizans döneminde bu tapınağın Hagios Michael adında bir kiliseye çevrildiği
tarih kaynaklarında yer almaktadır.
1500’lü yıllarda yaşanmış olan büyük deprem nedeniyle bu
kalıntılardan günümüze eser kalmasa da Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Kanuni
Sultan Süleyman'ın sütkardeşi olan ve Beşiktaş'ta türbesi bulunan Yahya
Efendi'nin (1494-1570) manevi keşfi ile türbe tekrardan yapılandırılarak
itibarına kavuşmuştur. Caminin yanındaki Tarihi mescit Kanuni Sultan
Süleyman’ın emri ile yapılmış, birçok padişah izdihamı önlemek için ziyaretleri
sınırlamış, farklı birçok önlem alarak türbeyi koruma altında tutmuşlardır. Bu
sıkı korumaya rağmen Yuşâ Camii bir yangın geçirmiş ve Sultan Abdülaziz
döneminde, 1863 senesinde aslına uygun olarak yenilenmiştir.
Yuşa Tepesi
Nerededir?
Yuşa tepesi, İstanbul’un Anadolu yakasında, Beykoz ilçesine
bağlı Anadolu Kavağının, yerleşim izni olmadığı için yemyeşil kalmış
tepelerinden birinde, hem Karadeniz'in sonsuzluğunu, hem boğazın gizemini seyre
durmuş eşsiz bir konumdadır.
Kuzeyinde Ceneviz Kalesi, diğer adıyla "Yoros Kalesi"
bulunmaktadır.
Tepe denizden 201 mt yüksekliktedir ve zirvesinde yalnızca Yuşâ
Türbesi ve Camii bulunmaktadır.
Sarıyer'in tam karşısında bulunan türbeye hem Beykoz
üzerinden kara yolu ile hem de boğazdan deniz yolu ile gitmek mümkündür.
17 METRELİK KABİR
Beykoz Yuşa Tepesi’nde ki mezar 17.00×4.00 m. ölçüsünde olup,
üzeri açıktır.
Yuşa Peygamber'e ait olduğu düşünülen kabrin 17 metre
uzunlukta olması, türbeyi ziyaret edenlerin ilgisini çekiyor.
Hz. Yuşa'nın
kabrinin 17 metre uzunluğunda olması hakkında üç yorum yapılıyor.
Buna göre;
1- O bir peygamberdir, ona duyulan saygı ve sevgiden dolayı
böyle uzun ve büyük bir mezar yapılmış olabilir.
2- Yeri manevi bir keşifle bulunduğu için, isabet eder
düşüncesiyle geniş ve uzun tutulmuş olabilir.
3- Yuşa Hazretleri'nin metrelerce uzunluğundaki mezarı, çok
eski inançlarda dağların zirvesinde yaşadığı kabul edilen "devler"in
başka bir inançla kaynaştırılması şeklinde anlaşılabilir. Çünkü bu tepenin bir
adı da "Dev Dağı"dır.
Türbe Hakkındaki Diğer Genel Bilgiler
Boyunun çok uzun olduğu bilinen Hz. Yuşa'nın mezarının uzunluğu 17 metredir. Bunun nedeni, naaşın boyu değil, tam olarak kabrin neresinde yattığı bilinmemesindendir.
Türbe, hangi yüzyılda olursa olsun ülkeyi yönetenler ve halk tarafından sonsuz bir saygı, sevgi kavramı ile sahiplenilmiş ve korunmuştur.
İlk olarak mezarının baş tarafı Kudüs'e yöneldiyse de, Dünya İslam ile tanıştıktan sonra kendiliğinden Kıbleye döndüğü, dilden dile anlatılan hikâyelerdendir.
Üstte ki tabela da şu bilgilere yer verilmiş;
YÛŞÂ TEPESİ VE YÛŞÂ ALEYHİSSELÂM
Yûşâ tepesi, Boğaziçi'nin sahile en yakın ve en yüksek
tepesidir. Yûşâ Camii veya Yûşâ Aleyhisselam'ın türbesi, bu tepenin zirvesinde,
Karadeniz'i ve boğazı aynı anda gören muhteşem bir tepedir. Burası tarihin ilk
dönemlerinden itibaren, kutsal bir yer olarak kabul edilmiştir ve çeşitli
uygarlıklar kendi dinlerine mabetler ve tapınaklar inşa etmiştir.
Osmanlı döneminde de bu tepeye sadrazam yirmi sekizinci
Çelebizâde Mehmet Sait Paşa (ö. 1761) tarafından 1755 tarihinde bir mescid yaptırılmıştır.
3.Osman'ın sadrazamı olan bu zât, aynı zamanda, burada bulunan ve Hz. Yûşâ
Peygamber'e izafe edilen mezarın etrafına kagir bir duvar çekmiş, bir türbedar
ile türbenin bakımını îfâ etmek için görevliler göndermiş ve onlar için odalar
yaptırılmıştır.
Yûşâ Peygamber'e izafe edilen kabrin 17 metre uzunluğunda
olması, her zaman insanların zihnini meşgul eden durumlardan olmuştur. Bu
konuda üç yorum yapılmaktadır.
1. O, bir peygamberdir, ona duyulan saygı ve sevgiden dolayı
böyle uzun ve geniş bir mezar yapılmış olabilir.
2. Yer, mânevî bir keşifle bulunduğu için, isabet eder
düşüncesiyle geniş ve uzun tutulmuş olabilir.
3. Yûşâ Hazretlerinin mezarının uzunluğu, çok eski
inanışlarda dağların zirvesinde yaşadığı kabul edilen başka bir inanışla kaynaştırılmış
olması şeklinde anlaşılabilir. Zira tepenin bir başka adı da .
Tarih boyunca hep ziyaretçileri ile bütünleşen ve hep
insanların ilgi odağı olmayı sürdüren bu tepede, 3.Selim Han (1789- 1808)
döneminde bazı yıllarda izdihamdan dolayı fitneye mahal olmasın düşüncesiyle
mevlid okunması bile yasaklanmıştır.
Kagir duvarlı kırma çatılı küçük bir yapı olan bu tepedeki
camii yangına maruz kaldığından, Sultan Abdülaziz döneminde (1863) aynı biçimde
yenilenmiştir. Yûşâ peygamber bir rivayete göre, Hz. Musa peygamberle birlikte
MECMEUL-BAHREYN (Boğaziçi) gelmiş ve vefat ederek bu tepeye gömülmüştür.
Yûşâ peygamber, Hz.Yusuf'un neslinden olup Hz. Musa'nın
çağdaşıdır. Hz. Musa'nın genç Yûşâ ile kadar yaptıkları tarihi ve gizemli
yolculukları ve burada Hızır (a.s.) ile buluşmaları Kur-anı Kerim de Kehf suresinin 60-65. ayetlerinde anlatılır. Burada Hz. Musa'nın yanındaki genç
adamın Hz. Yûşâ olduğu rivayetten anlaşılmaktadır.
Hz. Yûşâ'nın burada, Yûşâ
tepesinde medfun olduğu şeklindeki inanç en çok Beşiktaş'ta türbesi bulunan
Kanuni Sultan Süleyman'ın sütkardeşi olan Yahya Efendi'nin (1474-1570) mânevî
keşfi ile irtibatlandırılarak yaygınlaşmış ve şöhret bulmuştur.
Yuşa Camii, Sadrazam Yirmisekizçelebizade Mehmet Said Paşa (ö.1761)
tarafından 1755 tarihinde türbe ile birlikte yaptırılmıştır.
Mescit yangın sonucunda zarar görmüş
1863–1864 yılında, Sultan Abdülaziz döneminde (1861–1876) aslına uygun olarak
yenilenmiştir.
Kubbeli Çeşme
Görevli lojmanları
Bir sonra ki bölümde hazırladığım videoyu izleyebilirsiniz.
bırakın bu işleri hadisler hepsi palavra bi tek hazreti vardır o da Hz Allah dır başka Hz ti tanımam
YanıtlaSilMerhaba,
SilHazreti kelimesi saygı ifadesi olarak kullanılmıştır.
Hazreti kelimesi yıllardan beri Peygamberlere, veli ve alimlere verilen bir sıfattır.
NEDEMEK YANİ PEYGAMBER EFENDİMİZ HAZRETİ MUHAMMED S.A.V. EFENDİMİZİ DE Mİ TANIMIYORSUN...
Silbu yapının mimari yapı planının fotoğrafını nerden bulabilirim?
YanıtlaSilMerhaba,
SilEğer internette bulunmuyorsa, yapının arşiv ve belgelerine sahip olan, sorumlusu olan kurumlardan bulabilirsiniz.
Sorumlu olan kurum, Vakıflar Bölge Müdürlüğü de olabilir, Beykoz Müftülüğü de olabilir.
Ne yazık ki bu konuda bir bilgim yok.