3 yıl içinde her Eminönü ve Yeni Camii'ye gidişimde çektiğim yeni resimleri ve diğer yazıda olmayan iç mekan resimlerini paylaşmak için güncellenmiş olarak tekrar buraya eklemeye karar verdim.
Orada ki yazıda verilen bilgilerin dışında İ.B.B ve Rehber Ansiklopedisinden aldığım bilgileri de yine bu yazının içinde bulabilirsiniz.
Resimlerin hepsi bana aittir.
YENİ CAMİİ;
İstanbul'da 1597 yılında temeli atılan Yeni cami, Osmanlı sultanları tarafından yaptırılan büyük camilerin son örneğidir.
İnşaata çeşitli nedenlerle ara verildiğinden tam 66 yılda tamamlanmış, yapımında üç ayrı mimar çalışmıştır.
Yeni Cami Külliyesi inşasının uzun yıllar sürmesi, farklı mimarların yapıda payının olmasına sebep olmuştur.
İlk yapılanmaya Mimar Sinan’ın talebesi Davut Ağa ile başlanmış yapılanmaya Dalgıç Ahmet Ağa’yla devam etilmiş ve tamamlamak yarım yüzyıl sonra Mustafa Ağa’ya nasip olmuştur.
Sultan III. Murat'ın eşi ve III. Mehmet'in annesi olan Venedik asıllı Safiye Sultan, kendi adına bir cami yaptırmak istiyordu.
Bu görevi saray baş mimarı olan Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Davut Ağa'ya verdi.
Caminin bulunduğu yerde daha önceleri Sirkeci’ye doğru uzanan Yahudi Mahallesi vardı.
Safiye Sultan burada camii yaptırmak isteyince binaların değeri iki misli olarak ödenerek istimlâk edildi.
Davut Ağa, caminin planını çizdi.
Bu, İstanbul'da deniz kıyısında yapılacak olan ilk cami olacaktı.
1597 yılının Ağustos ayında devrin ileri gelenlerinin bulunduğu bir törenle caminin temeli atıldı.
Ancak büyük bir sorun vardı.
Neresi kazılsa sürekli su çıkıyor, tulumbalar ve değirmenlerle suyun boşaltılmasına çalışılıyordu. Davut Ağa, bu engeli aşmakta kararlıydı.
Yarı bataklık ve yumuşak bir zeminde inşa edilen caminin temelleri, uçlarına demir başlıklar geçirilmiş sert tahta kazıkların üzerine oturtulmuştur.
Zemini deniz seviyesinden biraz daha yukarıda (yaklaşık 3 metre) tutulmuştur.
İnşaatta kullanılan taşlar Rodos'tan getirildi.
Yapı birinci kat pencerelerinin hizasına, minare ise birinci şerefeye kadar çıkmıştı ki, Mimar Davut Ağa, bir veba salgını sırasında öldü.
Bunun üzerine Dalkılıç Ahmet Çavuş, inşaatı devam ettirdi.
Ancak 1603 yılında III. Mehmet’in ölümüyle, Valide Safiye Sultan, geleneklere uyularak eski saraya gönderilince inşaat yarıda kaldı ve yaklaşık 57 yıl kaderine terk edilmiş halde kaldı.
Bu süre içinde zamanın tahribatına uğramış, bir yangın sonucu da büyük hasar görmüştü.
Köprülü Mehmet Paşa'nın sadrazamlığı sırasında tahtta bulunan IV. Mehmet'in annesi Hatice Turhan Sultan, bir yangın sonrasında şehri gezerken, caminin bitirilmemiş ve harabeye dönmüş halini görünce camiyi tamamlatmaya karar verdi.
Köprülü Mehmet Paşa'nın sadrazamlığı sırasında tahtta bulunan IV. Mehmet'in annesi Hatice Turhan Sultan, bir yangın sonrasında şehri gezerken, caminin bitirilmemiş ve harabeye dönmüş halini görünce camiyi tamamlatmaya karar verdi.
Dönemin mimarbaşısı Mustafa Ağa, Davut Ağa'nın planlarına uygun olarak inşaata başladı ve cami 3 yıl içinde tamamlanarak, bitirildi.
8 Şubat 1663 günü Cuma namazı ile
törenle ibadete açıldı.
Törende Sultan Dördüncü Mehmed,
Valide Turhan Sultan, Haseki Sultanlar, vezirler ve alimler bulundu.
Yeni Cami'nin mimarisinde Selçuklu tesiri yoktur.
Mimar Sinan ve Sedefkâr Mehmet Ağa'nın tesirlerine rastlanmaktadır.
Fakat iç ve dış yapılarının çok uyumlu oluşu, süslemelerindeki incelik ve ışık düzeni ile onlardan ayrılır ve kendine has bir özellik arz eder.
Kare planlı Caminin üç şerefeli iki minaresi ve yirmi iki küçük kubbesi olan avlu çerçevesinin; üç farklı yönde, kubbeli üç girişi vardır.
Avlunun ortasında, kubbeli ve mermerden bir şadırvan bulunur.
Cami bezemelerinde Osmanlı klasik mimari anlayışından belirgin sapmalar olmamış ve Cami’nin dış avlu duvarı 19 yy.ın ikinci yarısında artan Eminönü trafiğini rahatlatmak için yıktırılmıştır.
Külliyenin darülkurrasıyla ve Sıbyan Mektebi de sonraki dönemlerde yıktırılmıştır. Cami ile birlikte bir çarşı (Mısır Çarşısı), iki çeşmeli sebilhane, bir dar-ül kurra ve bir okul yapılmıştır.
Cami bezemelerinde Osmanlı klasik mimari anlayışından belirgin sapmalar olmamış ve Cami’nin dış avlu duvarı 19 yy.ın ikinci yarısında artan Eminönü trafiğini rahatlatmak için yıktırılmıştır.
Külliyenin darülkurrasıyla ve Sıbyan Mektebi de sonraki dönemlerde yıktırılmıştır. Cami ile birlikte bir çarşı (Mısır Çarşısı), iki çeşmeli sebilhane, bir dar-ül kurra ve bir okul yapılmıştır.
Yeni Cami'nin asıl özelliğini, camiye bitişik bir kemer üzerine yapılan ve 17. yüzyıl Türk ve mimarlığının en güzel örneklerinden biri olan Hünkâr Kasrı (Valide Kasrı) oluşturur.
Külliye’nin en güzel manzarasına sahip, Valide Turhan Sultan için yaptırılan, Hünkâr Kasrı’na Yeni Cami’nin kıble duvarının arkasındaki yokuştan çıkılır.
Osmanlı klasik mimarisinin tüm güzelliğini yakalayan yapı; iki büyük oda, bir eyvan ve bir helâdan müteşekkildir.
Yapıldığı yıllarda Valide Sultan, daha sonra da padişah ve sultanlar namazdan ve dini törenlerden önce buraya gelir, bir süre dinlenirlerdi.
Kasrın giriş kapısındaki ağaç işçiliği, içerideki çinili ocaklar, duvarları kaplayan çini panolar, renkli cam pencereler harikadırlar.
Kasrın giriş kapısındaki ağaç işçiliği, içerideki çinili ocaklar, duvarları kaplayan çini panolar, renkli cam pencereler harikadırlar.
Çiniler İznik'te yapılmıştır ve bir kısmı sadece bu kasrı süslemek için özel olarak yapıldığından, desenlerine başka hiç bir yerde rastlanmaz.
Panolar karanfil, gül, şakayık, çeşitli dallar ve yapraklarla süslenmiştir.
Cami, selâtini (sultanlar tarafından yaptırılan) camilerin son örneği olduğu gibi, camiye bitişik Hünkâr Kasrı'nı süsleyen çiniler de Türk çini sanatının en son ve en güzel örnekleridir.
Külliye içindeki en göz alıcı mekânlardan biri olan Mısır Çarşısı, bugün hala faaliyette ve eski canlılığını korumaktadır.
Külliye türbesi, İstanbul’daki en büyük sultan türbelerinden biri olan Hatice Turhan Sultan Türbesidir ve çevresinde beş Osmanlı padişahının mezarı bulunur.
Osmanlı hanedanından birçok kişinin mezarı da bu bölgededir.
47 penceresi olan Türbede; Hatice Turhan Sultan, II. Mustafa, I. Mahmut, III. Ahmet ve IV Mehmet’in sandukaları bulunur. Ayrıca türbe içinde çok sayıda şehzade ve sultanın da mezarı vardır.
Caminin ana kubbesi 4 fil ayağına oturtulmuştur.
36 metre yükseklikte ve17,5 metre çapındaki 24 pencereli ana kubbe beyaz zemin üzerine oturtulmuştur.
36 metre yükseklikte ve
Bu ana kubbe, yarım kubbelerle
bir bütün oluşturmaktadır.
Kubbenin piramidi andırır şekilde yükselmesi kendine has bir özelliktir.
Caminin beyaz mermerden yapılan minberi, ayrıca pencerelerin sedef kakmalı kapaklarındaki işçilik ince bir sanat ürünüdür.
Pencerelerin üzerinde Hattat Tenekecizâde Mustafa Çelebi tarafından yazılan sure ve ayetler yer almaktadır.
Mermer oyularak yapılan minberi büyük ve ince bir sanat eseridir.
Çeşitli açılardan çekilmiş Yeni Camii resimleri;
Yeni Cami Külliyesi’nin bulunduğu mekân, kuşkusuz İstanbul’un en kalabalık yerlerinden biridir.
Cami’nin Mısır Çarşısı’na bakan avlu girişinin önündeki alan, yüzlerce güvercine ev sahipliği yapmakta ve her gün buradan gelip geçen farklı kültür ve kimlikten yüz binlerce insan bu tarihi mekânın güzelliğini tatmaktadır.
Cami’nin Mısır Çarşısı’na bakan avlu girişinin önündeki alan, yüzlerce güvercine ev sahipliği yapmakta ve her gün buradan gelip geçen farklı kültür ve kimlikten yüz binlerce insan bu tarihi mekânın güzelliğini tatmaktadır.
Üstteki ve altta ki resim, Galata Köprüsünden çekildi.
Tabi ki güvercin olmayan bir Yeni Camii yazısı olamazdı.
Eminönü Yeni Cami demek, güvercin demek.
Resimlerde görünen kuşlar, meydanda ki kuşların ancak 3/1'ri.
Her tarafta, yerde, gökte, pencerede, elektrik kablolarında, minarelerde, kubbede
aklınıza gelebilecek her yere tünemiş durumdalar.
Kuşlara yem atarak hem kuşları, hemde yemden gelir elde eden görme engelli vatandaşlarımızı sevindirebilirsiniz.
Yeni bir gezide görüşmek üzere!...
Merhabalar...
YanıtlaSilİzin ve gezi dönüşü işlerin yoğunluğundan arkasından Mübarek Ramazan ayının getirdiği misafir ağırlama derken , çektiğimiz resimleri ayarla, dosyala, yazı ön hazırlıklarını yapalım derken sizlere uğrayamadık.
Bu şehir ve geçmişin getirdiği birikimli kültür ve eserleri apayrı bir hazine... Orada yaşayıpta nerede yaşadıklarını fark bile etmeyenlere ne desem boş... Sizler sayesinde biraz daha öğreniyor ama biraz daha özlemle ahh diyorum...
Resimler hele de yakalanan açılar çok güzel, tebrikler..
Çok şükür hep iyiyiz, dostlara teşekkür ve dualarımız yolluyoruz.
Ailecek selam ve sevgilerimizi bırakıyoruz.
merhaba çok güzel fotoğraflar
YanıtlaSilmimlediniz ( ödül) sayfama bakın lütfen
hayırlı ramazanlar
http://gunisik.blogspot.com
bu caminin içinde yada yakınında bir yerde zemininde su bulunan cok sayıda sütun olan bi yer olmalıyanlış değilsem ama adını bilmiyorum yada tam olarak yerini bana yardımcı olursanız cok makbule gecer şimdiden teşekkür ederim
YanıtlaSilAdsız yorumcuya;
YanıtlaSilMerhaba,
"Yerebatan Sarnıcı"
aradığınız yer olabilir mi?
Yerebatan Sarnıcı'na Sultanahmet Meydanı'ndaki Ayasofya'nın karşı sokağından giriş yapabilirsiniz.
Meydanda kime sorsanız yerini tarif eder.
Ofis Yemekleri-Yıldız
YanıtlaSilMuhteremcim hayranıııııııım sana
ne güzel geziyorsun valla bi emekli olayım ben de gezeceğim gerçi uzun yıllar var emekli olmama artık bastonumu tansiyon ialaçlarımı alırım elime gezerim :))
Bu arada resimdeki güvercinlere bayıldım ne kadar çok öyle onlar bizim İzmir de saat kulesin oralardada var ama bu kadar çok görmemiştim ...
Sevgiler .....