16 Aralık 2008 Salı

GÜLHANE PARKI'NDA SONBAHAR

Yazının başlığına ve resimlerde ki Sonbahar görüntüsüne aldanıp, bu resimlerin Ekim-Kasım aylarına ait olduğunu zannetmeyin.
Bu resimler 14 Aralık 2008 tarihinde yani geçen Pazar günü çekildi.
Son yıllarda İstanbul mevsimleri geriden takip eder oldu.
Sonbahar'da yazdan kalma günleri, kış aylarında ise Sonbahar'ı yaşıyoruz.
Artık Şubat'ta bir kaç gün kar yağarsa yağıyor.
Bahar tam zamanında gelip, tabiat uyanıyor.


Kızımla 9 günlük Kurban Bayramı tatilinin son gününü Gülhane'de noktalamaya karar verdik.
Gülhane Parkı bizim için gitmekten bıkmayacağımız, sakinliği ile kafamızı dinleyebileceğimiz bir mekan.
Özellikle İstanbul'u kuş bakışı seyredebildiğimiz tepedeki çay bahçesi Gülhane Parkı'nın ve gezimizin olmazsa olmazlarından.
Kızımla gezimizi çay bahçesinde 2 kişilik bakır çaydanlıkla çay keyfi yaparak noktaladık.
Merak edenlere not;
Geçen yıl 2 kişilik bakır çaydanlıkta çay 8 Ytl'ydi, bu yıl fiyat 10 Ytl olmuş.


Parka giderken "Gülhane Parkı'na ait çok resim çektim, bu sefer çekmeyeceğim" diyerek gittim ama parktan içeri adım attığım anda çiçeklerin arasında dökülmüş yaprakların güzelliğine daha fazla direnemeyip, yine resim çektim.
Kurumuş yapraklar menekşelerin arasında o kadar güzel görünüyordu ki bu manzaraya kayıtsız kalamazdım : )
Bu arada Gülhane Parkı'nın her mevsimde (karlar altında-baharda laleler açınca) çekilmiş diğer resimlerini görmek için bakınız;
























Son resimlerimiz çay bahçesinden çekilmiş, kuş bakışı İstanbul resimleri.







Yeni bir gezide görüşmek üzere!.....

8 Kasım 2008 Cumartesi

TEMMUZ-EKİM AYLARINDA KÖYÜMÜZ

Bir yerin farklı zamanlarda ve mevsimlerde çekilmiş resimlerini çok severim.
İki yıl önce "Yaz-Kış Abana" başlıklı yazımda Abana'nın kışın ve yazın aynı yerden çekilmiş resimlerini yayınlamıştım.
Daha sonra böyle bir şey yapamadım.
Bu yıl Temmuz ayında gittiğimiz köyümüze, Ekim ayında Bayram tatilinde tekrar gittik.
Hayatımda ilk defa köyümüzü bu mevsimde gördüm.
Yazın Temmuz ayında çektiğim resimleri birde Ekim ayında çektim.
Ekim ayında tekrar köye gideceğimi bilseydim, daha çok ve planlı resimler çekerdim.
Arada belki çok büyük fark yok, ağaçlar biraz sararmıştı ama yapraklarını çok dökmemişlerdi.
1. resimdeki yeşillikler yağan güz yağmurlarının etkisiyle her yerde büyümüşlerdi.


15 Ekim 2008 Çarşamba

DOĞAL MANTARLAR

Bayram tatilinde köye gitmenin en güzel tarafı bu mantarlar oldu.
2 gün yağan yağmur sonrası çevremizde pek çok mantar çeşidi gördük, tabi mantar bilinmedikten sonra oldukça tehlikeli bir yiyecek.
Bir bilene sormadan, kendimiz hiç bir mantarı toplamadık ve yemedik.
Ben zaten yemenin değil, resimlerini çekmenin derdindeydim.
Mantarlar hayrete düşüren yapıları ve görüntüleri ile beni hep büyülemiştir.
Keşke daha çok çeşitte mantar görüp, resimlerini çekebilseydim.
Bazısı koparılmış olarak önüme geldi, onları da toprakta ki hali ile görüntülemek isterdim.
1. resimdeki mantarlar yağmurdan 1 gün sonra hemen evin önünde çıktılar.
Üzerlerinden araba geçmesin, yada yürüyüşe çıkınca ayaklar altında kalmasın, başlarına bir şey gelmesin diye son güne kadar kızımla gözümüz gibi baktık.

ÇOK ÖNEMLİ NOT;
Bu yazıda doğada yetişen mantarları konu alınmıştır.
Yenebilen mantarlar konu edilmemiştir.
Bu yazıda gördüğünüz mantarların hepsi yenilebilir özellikte değildir.
Bilmediğiniz mantarları asla yemeyin!
Bilinmeyen mantarlar ölümcül tehlike oluşturabilir!


8 Ekim 2008 Çarşamba

YOLCULUK

Tarih; 28 Eylül 2008 Pazar
Bayram tatilimizi geçirmek üzere memlekete doğru yola çıkıyoruz ama Pazar gününü seçmiş olmakla ne kadar büyük bir hata yaptığımızı daha İstanbul'dan çıkmadan anlıyoruz.
Yollar sabahın erken saatleri olmasına rağmen oldukça yoğun.
Otobanlar tıklım tıklım, bardaktan boşanırcasına yağan yağmurda soruna tuz biber ekiyor.
Daha Gebze'ye gelmeden 2 trafik kazası görüyoruz.
Öğlen saatlerinde Bolu Gerede'ye yaklaşıyoruz ama trafik yine tıkalı.

Burası kuyruğun tam ortası, önümüzde ki araçları ve döneceğimiz virajı görebilirsiniz.
Artık arabalarda ki yolcular sıkılmaya başlıyor ve pek çok kişi arabalardan inerek yürümeye başlıyor.
İnanın yayalar araçlardan daha hızlı gidiyor.
Akşam haberlerden öğrendiğime göre o gün gişelere giden yoldaki kuyruk 10 km uzunluğundaymış.

Kuyruğun iki ana sebebi var;
1. Yol 4 şeritken Gerede-Karabük-Samsun yol ayrımında şerit sayısı ikiye düşüyor.
2. ve en önemli sebep arabaların çoğunda O.G.S yok, K.G.S. ile geçmeye çalışıyorlar ve gişelere yaklaşıncaya kadar O.G.S şeridinden gidiyorlar.
Onlarla birlikte O.G.S'miz olduğu halde, kendi şeridimiz O.G.S'siz araçlarla dolu olduğu için bizde sıkıntı çekiyoruz.
Gişeye 100 metre kala herkes kendi şeridine girmeye çalışıyor, trafik birbirine giriyor.
Herkesin altında milyarlık arabalar var ama O.G.S için para vermiyorlar.
Alın kardeşim bir O.G.S, takın camınıza sizde rahat edin, bizde rahat edelim.
Yada Otoyollarda ki gişelerin sol tarafı O.G.S'ye sağ tarafı K.G.S' ye ayrılmış, ona göre baştan şeridinize girin.
Bu sorunu geçen yılki yaz tatilimizde de yaşamıştık.
Bakınız; Tatil ve Yolculuk.

Tabi bunca araç ve insanın ihtiyaç molası vermesi gerek, dinlenme tesisleri tıklım tıklım.
Araçlar L.P.G kuyruğuna, insanlar tuvalet ve yemek kuyruğuna giriyorlar.
Baktık ki dinlenme tesisleri çok dolu, bizde benzin istasyonlarında durmaya başladık.
Benzin istasyonları oldukça sakin, hem gaz için, hemde tuvalet için kuyruğa girmenize gerek yok. Üstelik tuvaletleri dinlenme tesislerindeki tuvaletlerden çok daha temiz.

Akşam 18'de Kastamonu'dayız.
Alışveriş yapıp, iftar için bir şeyler alıyoruz.
Devrekani yollarında arabanın içinde iftarımızı açıp, yoğun sis ve karanlıkta Yaralıgöz geçidinden geçip, normalde öğlenden sonra 3 gibi vardığımız köye 7.30-8 gibi ancak varıyoruz.
Ev kapalı olduğu için buz gibi soğuk, hemen sobayı yakıp, çıtır çıtır yanan odunların sesi eşliğinde ısınıyoruz.
Köyde geçirdiğimiz günlerin ve yağan yağmurların hediyesi olan mantar çeşitlerinin resmini bir sonraki yazıda görebilirsiniz.

Dönüş için Pazartesi gününü seçmemizin ne kadar iyi bir fikir olduğunu üstteki resme bakarak anlayabilirsiniz.
6 Ekim Pazartesi günü İstanbul'un kurtuluş günü olduğu için İstanbul'da okullar kapalıydı.
Dönüş için Pazartesi gününü aynı sıkıntıları çekmemek için seçtik.
Çok rahat, bomboş yollarda yolculuk yaparak sağ salim evimize döndük.
Üstteki resim Türsab'ın Kaynaşlı'da ki dinlenme tesislerinde Mudurnu üst geçit restoranından çekilmiştir.

Yeni bir gezide görüşmek üzere !.....

22 Eylül 2008 Pazartesi

27.SULTANAHMET KİTAP FUARI

Geçen Cumartesi günü Sultanahmet Kitap Fuarına gittim.
Bu yıl 27. si düzenleniyor.
İlk yıllarda çadır benzeri standlarda ve sadece iç avluda satış yapan yayınevleri bir kaç yıldır daha korunaklı olan bu kulübelerde satış yapıyorlar.
Bu yıl bu fuarda yer almak isteyen yayın evinin fazlalalığı sebebi ile standlar bahçeyede kurulmuştu.
Bu yıl Sultanahmet Kitap Fuarında 130 yayın evi stand kiralamış.

Fuarda indirimli kitap ve dini içerikli ürünlerin, cd'lerin yanısıra güncel kitapları,dünya klasiklerini ve daha pek çok ürünü bulabilirsiniz.Yazarların imza günlerine de katılabilirsiniz.
Benim gittiğim gün Timaş yayınlarının standında Ahmet Günbay Yıldız kitaplarını imzalıyordu.
Aşağıda ki bilgi bu adresten alınmıştır.
Türkiye Diyanet Vakfı tarafından düzenlenen Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı, Sultanahmet Camii'nin avlusuna açıldı.
Ankara'da Kocatepe Camii'nin avlusuna da açılan fuarlarda toplam 255 yayınevinin kitapları yer alıyor.
07-26 Eylül tarihleri arasında açık olacak fuarda çok sayıda okur, ünlü yazarlarla görüşme imkanı sağlayacak.
Türkiye Diyanet Vakfı tarafından bu yıl 27.si düzenlenen geleneksel Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı bugün İstanbul ve Ankara'da açıldı.
Ankara'da Kocatepe Camii'nin avlusuna, İstanbul'da ise Sultanahmet Camii'nin avlusunda kurulan fuarda her iki ilde toplamda 255 yayınevinin kitapları yer alıyor.
Her yıl Ramazan ayının ilk haftasında kurulan ve yoğun ilgiyle karşılanan fuara gelen ziyaretçiler dünyaca ünlü yazarların kitaplarını yüzde 60'a kadar indirimli fiyata alabilecek.
07-26 Eylül tarihleri arasında ziyarete açık olacak fuar, Ramazan ayı içersinde idrak edilecek olan Kadir Gecesi sona erecek.
Her günü ayrı bir etkinlikle süslenen fuarda Elif Şafak'tan, Vehbi Vakkasoğlu'na, Bedirhan Gökçe'den , Senai Demirci ve İskender Pala'ya kadar çok sayıda yazar imza günleri düzenleyecek.
İlk defa 1983 yılında "Dini Yayınlar Kitap Fuarı" olarak başlayan etkinliğin adı 1996 yılından itibaren toplumun her kesimine hitap etmek amacıyla "Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı" olarak değiştirildi.
Çeyrek asrını deviren fuara yaşanan yoğun ilgi nedeniyle bin 100 metrekarelik stant alanı tamamen doldu.
Kitap dostlarının sabırsızlıkla beklediği fuarda tasarım ve dizayn bakımından ziyaretçilerin rahat edeceği bir ortam oluşturuldu.
Binlerce okur gece yarısına kadar Sultanahmet ve Kocatepe'de kitap şenliğine katılabilecek.
Türk Diyanet Vakfı İstanbul 1.nolu Şube Müdürü Osman Sarıköse, fuarın bir gelenek haline geldiğini, fuarın amacının ise kitaba ilgiyi artırmak ve toplumda okuma kültürünü oluşturmak olduğunu böyledi.
İlk emri 'Oku' olan bir dinin mensupları olarak toplumun kitaba olan ilgisini yetersiz bulduğunu vurgulayan Sarıköse, "Bize bu kadar geniş yelpazede yayınevinin katıldığı fuarı neden cami avlusunda yaptığımız soruluyor.
Camiler her zaman ilim, kültür ve sanat merkeziydi.
Bugün camilerin sadece ibadet için gidilen bir mabed olmakla kalmaması toplumun her kesiminden insanı hoşgörüyle kucaklayabilmesini amaçladık.
Ramazan ayının coşkulu havasından da yararlanarak sanat, kültür, kitap dostlarına yenilerini eklemek için çalışıyoruz. Fuar kar amacı güden bir kurum değil.
Yayınevlerinden alınan stant ücreti ancak masrafları karşılamaya yetiyor." şeklinde konuştu. Kültür ve medeniyetin kitaplarla inşa edildiğini ve gelişmiş toplumların başarısının arkasında kitap olduğunu dile getiren Sarıköse, "Son yıllarda yayınevi ve kitap sayısında ciddi artışlar gözleniyor.
Kitap satışları da her geçen gün artıyor. Biz istiyoruz ki her türlü ideolojik fikre sahip kitap cami avlusunda okuyucuya ulaşsın. Okurlar tüm kitapları bir arada bulsun ve aynı zamanda camilerin kültür sanat ve hoşgörü merkezi olduğunu fark etsin. Bu tip organizasyonlar diyalog ve birbirimize saygı duyma, farklılıkların bir arada huzur içinde yaşamasına katkı sağlar." ifadelerini kullandı.
Ayrıca fuar kapsamında çok sayıda etkinlik de yapılacak.
Fotoğraf sergisi ve sempozyumlarla ziyaretçilere farklı bir atmosfer yaşatılmak isteniyor. Ankara Kocatepe'de çocuk yayınları için özel bir bölüm açılarak ebeveynler için yüzlerce kitap seçeneği sunuluyor.

Fuar Kadir Gecesi olan 26 Eylül tarihine kadar açık.


Bu yıl iç avlunun dışında bahçeyede standlar kurulmuştu.


Burası da Dikilitaşların bulunduğu bölümde, yiyecek ve içecek stanlarının olduğu bölüm.
2006 yılına ait resimler için bakınız;
Ramazan'da Sultanahmet

İftara 4-5 saat vardı, onun için yiyecek standlarının önü boş.

TRT 1'in sahur programlarını sunduğu Sultanahmet ve Ayasofya'nın arasında yer alan çadır.

Konser alanı.

Yeni bir gezide görüşmek üzere!....

2 Eylül 2008 Salı

ZEYTİNBURNU SAHİLİ

Bugün Ramazan'ın 2. günü.
Herkes duruma uyum sağlamaya çalışıyor.
Havanın sıcak olması, özellikle çalışanları zorluyor.
Bugün eşim işten erken geldi ve biraz dolaşır, akşam alışverişimizi yapıp, geri döneriz diye düşünerek Zeytinburnu sahillerine indik.


25 Ağustos 2008 Pazartesi

SAFRANBOLU

Muhterem'le Geziye
25 Temmuz'da tatilimizi geçirmek üzere Kastamonu'ya doğru yola çıktık.
Karabük şehir merkezini geçtikten sonra eşim bize bir sürpriz yaparak Safranbolu istikametine döndü.
Safranbolu'ya girerken maket bir Safranbolu evi, ilçe merkezinde ise büyük boyutta bir Safran çiçeği heykeli var.
Arabayı park edip, ilçe merkezinde biraz turladık, lokumcuları dolaştık.
Tekrar arabaya binip yola çıktık.
Bir virajı dönmemizle muhteşem Safranbolu evleri karşımıza çıktı.
Fakat yolların dar olması, arabayı park edecek yerin o anda olmaması gibi sebeplerle duramayıp, sadece seyrederek (resim bile çekemedim) evlerin yanından geçtik.
Bir ara park için uygun bir yer bulup, arabayı park ettik ve üstte ki resmi o zaman çektim.
Tekrar yola çıktığımızda sağ tarafımızda "Hıdırlık Tepesi Seyir Terası" yazan bir tabela gördük ama durmayıp, yola devam ettik.
3 hafta sonra tatil bittiğinde eve döneceğimiz zaman eşime  "yine Safranbolu'ya uğrayalım" diye rica ettim, sağ olsun beni kırmadı, Safranbolu'yu tekrar güzergahımıza aldık.
Bu sefer hemen "Hıdırlık Tepesi Seyir Terasına" girdik, seyir terasından Safranbolu'ya kuş bakışı bakabiliyorsunuz.
Resimlerin çoğunu Hıdırlık Tepesinden çektim.

22 Temmuz 2008 Salı

ABANT

Abant Tabiat Parkı
İstanbul'da oturanlar; sadece 3 saatlik yolculukla doğal bir parka gitmek ister misiniz?
Mis gibi havası, yemyeşil doğası, nilüfer çiçekleri ile dolu gölü ile Tabiat Parkı sizleri bekliyor.
Biz, Abant'a geçen yıl yaz tatilinden dönerken uğramıştık.
Yıllardır yolumuzun üzerindeydi ama hiç Abant yoluna sapıp, parka gitmemiştik.
Görünce "keşke daha önce gelseydik" diye iç geçirdim.
Abant'ta isterseniz lokantalarda yemek yiyebilirsiniz, yada yüzlerce piknik masasından birinde piknik yapabilirsiniz.

15 Temmuz 2008 Salı

ASİYE ALLMAN'IN SULTANAHMET'TE Kİ SERGİSİ


Sultanahmet Camisi bugünlerde farklı bir sergiye ev sahipliği yapıyor.
Ressam Asiye Allman'ın tablolarını büyük boyutta Sultanahmet Camisi'nin avlusunda görebilirsiniz.

11 Temmuz 2008 Cuma

ÇATALZEYTİN-İSMAİL KÖYÜ

*Resimler Ağustos 2007'de çekilmiştir.
Geçen yıl sayfamın adres değişikliği sebebiyle, düzenlemeye ve yazılarını yazmaya fırsat bulamadığım köyümüzün resimlerini yeni yayınlama fırsatım oldu.
Belki 1 haftaya kadar memleketime tekrar gideceğim,onun için yeni resimler gelmeden geçen yıl çektiğim ama yayınlayamadığım resimleri yayınlamaya karar verdim.
Köyün 2006 yılına ait resimlerini ilk yayınladığımda özellikle hemşehrilerimin olumlu ve destekleyen yorumları çok güzeldi.
Hatta sırf köyümüzü tanıtan bir site açmayı teklif eden de oldu ama ben yılda 10 gün kaldığım için yeterli yazı ve resime ulaşamayacağımızı düşünüp, kabul edemedim.
Benden yeni resimler, daha değişik yerlerden, farklı köylerden çekilmiş kareler bekleyenler var ama ben köyü çok fazla bilmediğim için farklı yerlere tek başıma gidemiyorum.
Bu yılda gidebilirsem farklı yerlerden resim çekmeye gayret edeceğim.


İSMAİL KÖYÜ-ABLAMIN BAHÇESİ

Bu bölümde göreceğiniz resimleri eşimin ablasının İsmail köyünde ki evinin bahçesinden ve tarlasından çektim.
Evin bahçesinde çok güzel bir çardak var.
Çardakta kahvaltı yapmak, yemek yemek çok güzel oluyor.
Çardakta ayrıca bir hamak var, çocuklar bu hamakta epey eğlenceli vakit geçiriyorlar.


ÇATALZEYTİN, İSMAİL KÖYÜ-DOĞA

Bu bölümde köyümüzün doğal güzelliklerinden resimler olacak.
Başta meyve ağaçları olmak üzere ıhlamur, kestane, kızılcık ağaçlarını ve böğürtlenleri görebilirsiniz.
İlk resimlerimiz erik ağacından.


1 Temmuz 2008 Salı

KAYIP ARANIYOR : (


Resimlerini gördüğünüz Golden Retriever cinsi, dişi, 2 yaşında ki Jessy, 15 gün önce Yeniköy-Bağlar Mevkii'nde ki evinin önünden kaçırılmıştır.
Veteriner hekimler-pet shop sahipleri ve çalışanları-hayvanseverler,LÜTFEN Jessy'e benzeyen Golden Retriever cinsi ve Jessy'nin özelliklerini taşıyan,bir köpekle karşılaştığınızda bizimle irtibata geçin.
Özellikle Veteriner Hekimler ve Pet shop sahibi ve çalışanları,kimlik ve karnesiz gelen Jessy'ye benzeyen Golden Retriever cinsi köpeklerde bizimle iletişime geçerseniz çok seviniriz.

Özellikleri;
Jessy'nin burnunun ucunda ki siyah bölüm,toprakla fazla haşır neşir olduğu için pembe renktedir.
Boğaz kısmı geçen yıl gördüğü bir tedavi yüzünden tıraşlıdır.
İletişim için;
Bu sayfaya yorum yazarak, yada;
muhteremleafiyetle@gmail.com

Jessy ablamın ve eniştemin köpeği, 15 gün önce evinin önünden arabaya zorla bindirilerek kaçırıldı.
Dişi olduğu ve yavruları kıymetli olduğu için kaçırıldığını düşünüyoruz.
O günden beri civarda ki veterinerler dolaşıldı.
El ilanları bastırıldı, her yere asılıp, dağıtıldı ama henüz haber yok.
Eninde sonunda dışarıya dolaşmaya çıkarılacağını ve görenlerin haber vereceğini umuyoruz.




Jessy'nin kulübesi bomboş kaldı,lütfen bu duruma sessiz kalmayın.