2 gün yağan yağmur sonrası çevremizde pek çok mantar çeşidi gördük, tabi mantar bilinmedikten sonra oldukça tehlikeli bir yiyecek.
Bir bilene sormadan, kendimiz hiç bir mantarı toplamadık ve yemedik.
Ben zaten yemenin değil, resimlerini çekmenin derdindeydim.
Mantarlar hayrete düşüren yapıları ve görüntüleri ile beni hep büyülemiştir.
Keşke daha çok çeşitte mantar görüp, resimlerini çekebilseydim.
Bazısı koparılmış olarak önüme geldi, onları da toprakta ki hali ile görüntülemek isterdim.
1. resimdeki mantarlar yağmurdan 1 gün sonra hemen evin önünde çıktılar.
Üzerlerinden araba geçmesin, yada yürüyüşe çıkınca ayaklar altında kalmasın, başlarına bir şey gelmesin diye son güne kadar kızımla gözümüz gibi baktık.
ÇOK ÖNEMLİ NOT;
Bu yazıda doğada yetişen mantarları konu alınmıştır.
Yenebilen mantarlar konu edilmemiştir.
Bu yazıda gördüğünüz mantarların hepsi yenilebilir özellikte değildir.
Bilmediğiniz mantarları asla yemeyin!
Bilinmeyen mantarlar ölümcül tehlike oluşturabilir!
Bu yazıyı köyde gördüğüm mantarlarla oluşturacaktım fakat İstanbul'da gördüğüm mantarları da buraya eklemeye karar verdim.
Üstteki resmi İstanbul'da Yıldız Parkı'nın ormanlık bölgesinde çektim.
Resimde gördüğünüz mantar grubu bir ağacın gövdesinden fışkırırcasına büyümüştü.
O gün resimlerini çektiğim diğer mantarları buradan görebilirsiniz.
Üst resimdeki mantarın Türkçe adını bilmiyorum.
İnternette adı "Puffball" diye geçiyor.
Latince ismi; Lycoperdon perlatum.
Bu mantar büyüyünce üzerinde küçük bir delik açılıyor ve üzerine bastıkça çevreye toz saçıyor.
Kızım tesadüfen bir tane toz saçan buldu ve tozu kalmayıncaya kadar üzerinde zıplayıp, durdu : )
Üst resimdeki mantar; Şemsiye mantarı, Latince adı; Macrolepiota procera, bizde bilinen adı ise Debedort mantarı.
Üstteki mantarın pek iyi bir mantar olduğunu sanmıyorum.
Çıkıntılı benekleri olan mantarlar beni hep korkutur.
Onun için onu hiç ellemiyoruz, o yerinde güzel :)
Üst resimdeki mantar; Yumurta mantarı.
Yumurta mantarı ile ilk defa bu yıl tanıştım,daha önce böyle bir mantar görmemiştim.
Bir bilene sormadan, kendimiz hiç bir mantarı toplamadık ve yemedik.
Ben zaten yemenin değil, resimlerini çekmenin derdindeydim.
Mantarlar hayrete düşüren yapıları ve görüntüleri ile beni hep büyülemiştir.
Keşke daha çok çeşitte mantar görüp, resimlerini çekebilseydim.
Bazısı koparılmış olarak önüme geldi, onları da toprakta ki hali ile görüntülemek isterdim.
1. resimdeki mantarlar yağmurdan 1 gün sonra hemen evin önünde çıktılar.
Üzerlerinden araba geçmesin, yada yürüyüşe çıkınca ayaklar altında kalmasın, başlarına bir şey gelmesin diye son güne kadar kızımla gözümüz gibi baktık.
ÇOK ÖNEMLİ NOT;
Bu yazıda doğada yetişen mantarları konu alınmıştır.
Yenebilen mantarlar konu edilmemiştir.
Bu yazıda gördüğünüz mantarların hepsi yenilebilir özellikte değildir.
Bilmediğiniz mantarları asla yemeyin!
Bilinmeyen mantarlar ölümcül tehlike oluşturabilir!
Üstteki resmi İstanbul'da Yıldız Parkı'nın ormanlık bölgesinde çektim.
Resimde gördüğünüz mantar grubu bir ağacın gövdesinden fışkırırcasına büyümüştü.
O gün resimlerini çektiğim diğer mantarları buradan görebilirsiniz.
Üst resimdeki mantarın Türkçe adını bilmiyorum.
İnternette adı "Puffball" diye geçiyor.
Latince ismi; Lycoperdon perlatum.
Bu mantar büyüyünce üzerinde küçük bir delik açılıyor ve üzerine bastıkça çevreye toz saçıyor.
Kızım tesadüfen bir tane toz saçan buldu ve tozu kalmayıncaya kadar üzerinde zıplayıp, durdu : )
Üst resimdeki mantar; Şemsiye mantarı, Latince adı; Macrolepiota procera, bizde bilinen adı ise Debedort mantarı.
Üstteki mantarın pek iyi bir mantar olduğunu sanmıyorum.
Çıkıntılı benekleri olan mantarlar beni hep korkutur.
Onun için onu hiç ellemiyoruz, o yerinde güzel :)
Üst resimdeki mantar; Yumurta mantarı.
Yumurta mantarı ile ilk defa bu yıl tanıştım,daha önce böyle bir mantar görmemiştim.
Adı büyürken aynı yumurta gibi beyaz bir kılıfın içinden çıkıp,kızıl rengini almasından geliyormuş.
Bazı yerlerde adı gelincik mantarı yada imparator mantarı olarak geçiyor.
Onu toprakta iken görmeyi ve resmini çekmeyi çok isterdim ama olmadı,resimde ki mantarlar bize toplanmış olarak geldi.
Piştiği zaman sarı bir su bırakıyor.
Yumurta mantarının doğadaki halinin resmi, resim bu adresten alınmıştır.
Bu mantar Kanlıca ile aynı aileden gelen; Ak mantar.
Bazı yerlerde adı "ak melki-koç-koçak mantarı" olarak geçiyor.
Kanlıca mantarı ile aynı ailedenmiş.
Süt gibi bir sıvısı var,mantarın tadının acı olduğu söyleniyor.
Hatta bazı yerlerde adı "biberli" diye geçiyormuş.
Latince ismi; Lactarius piperatus.
Mantar toplamaya çıktığımız gün en çok topladığımız mantar çeşidi bu oldu.
Çürümekte olan yaprakların altında büyüdüğü için temizlemesi biraz zor.
Ak mantar daha önce görmediğim tatmadığım bir mantar türü hele birde "tadı acıdır, tadı pek iyi değildir" dendi o yüzden pişirmeye niyetim yoktu.
Fakat turşusunun tadının çok iyi olduğunu, turşu olarak daha çok tüketildiğini söylediler.
Bende verilen tarifle bu mantarın turşunu kurdum, tarif için bakınız; Muhterem'le Afiyetle
Gelelim en sevimli mantara,bu mantarı ilk önce kızım fark etti.
Ufacık boyutu yüzünden,taşların ve çalı çırpının arasından oldukça zor fark ediliyorlar.
Bana çok değişik geldiği için hemen resimlerini çektim,köyde kime gösterdiysem ismini bilmediklerini, belkide mantar bile olmayacağını söylediler ama mantar olduğundan emindim.
İstanbul'a döndüğümde internetten mantarları araştırırken karşıma bu mantarlarda çıktı.
İsmi; Kuş yuvası (bir mantara ismi bu kadar mı yakışır)
Latince ismi; Nidulariaes.
İlk önce boru gibi oluyor, daha sonra üstündeki zarı yırtılıyor ve ortaya içinde yumurtaları olan kuş yuvası şekli çıkıyor.
Bunlarda yine puffball mantarları.
Üst resimdeki puffball gerginliğe dayanamayıp, mısır gibi patlamıştı.
İç kısmı eşyaları korumak için kolilerin içine yerleştirilen köpüklere benziyordu.
Bu iki resimdeki mantar, benim için doğal mantarlar içinde ki en lezzetli mantar olan, Kanlıca mantarı.
Kanlıca mantarı köknar ve çam ağaçlarının altında yetişiyormuş.
Tadı ete benzer, rengi koyu turuncudur ve yıpranan, hava ile temas eden yerleri yeşile döner.
Üst resimdeki mantarlar 1. resimde gördüğünüz mantarların 4 gün sonraki hâli.
Taşların dibinde büyüyen ve patatese benzeyen mantarların cinsini bilmiyorum ama görüntü olarak çok güzeller.
Bu iki sevimli mantar çoğumuzun yabancısı olmadığı basit bir mantar türü.
Bazen hiç ummadığınız bir zamanda saksıdaki çiçeklerinizin dibinde büyüyebilirler.
Üstteki resim; İçi kızıl-çayır mantarı olarak biliniyor.
Üstteki mantar yanılmıyorsam; Ayı mantarı.
Bu mantar şekli ile tam bir mantar görünümde.
Oldukça sağlam bir yapısı var.
Rengi sanki ispirtoya düşmüş gibi lila-mavi karışımıydı.
Fakat ismini hiç kimse bilmiyordu, rengi de iyi bir şey olmadığını gösterir gibiydi.
Bizde onu "kötü mantar" sınıfına koyup, attık.
Bu resimdeki mantarlardan sadece ak mantarı ve içi kızıl mantarını aldık.
Diğerlerini bilmediğimiz için, yanımızda da bilen biri olmadığı için attık.
Bu resimdeki mantarlar kır çiçeklerine benziyor.
Bu bir meşe ağacının gövdesi, ilk resmi Temmuz ayındaki tatilimizde çekmiştim.
Mantarın yüzeyi pürüzsüz ve çok güzeldi,yapı olarak da çok sertti.
Ekim ayındaki tatilde gidip görmeyi istediğim şeylerin başında bu mantar geliyordu.
Gördüm ki geçen zaman içinde sertliğini kaybetmiş, pörsümüştü.
Son resimlerimiz bir dinlenme tesisinden.
Karabük-Eskipazar civarında bulunan Söğütlüçeşme Dinlenme Tesisini bilir misiniz?
Şehirlerarası yolculuk yapan pek çok kişinin bildiği Söğütlüçeşme'de, mekana adını veren söğüt ağacının gövdesinde mantar mevsiminde mantar yetiştiğini biliyor muydunuz?
Açıkçası bunca yıldır mola verdiğimiz mekandaki ağacın böyle bir özelliği olduğunu ben bilmiyordum.
Bir yolculuk esnasında annemde yanımızdaydı, annem beni uyararak söğüt ağacının dallarının arasına bakmamı söyledi.
Başımı kaldırıp, yukarı baktığım zaman bu mantar öbeklerini gördüm.
Meğer ağaçta çok uzun yıllardır mantar yetişiyormuş.
Bu mantar Kanlıca ile aynı aileden gelen; Ak mantar.
Bazı yerlerde adı "ak melki-koç-koçak mantarı" olarak geçiyor.
Kanlıca mantarı ile aynı ailedenmiş.
Süt gibi bir sıvısı var,mantarın tadının acı olduğu söyleniyor.
Hatta bazı yerlerde adı "biberli" diye geçiyormuş.
Latince ismi; Lactarius piperatus.
Mantar toplamaya çıktığımız gün en çok topladığımız mantar çeşidi bu oldu.
Çürümekte olan yaprakların altında büyüdüğü için temizlemesi biraz zor.
Ak mantar daha önce görmediğim tatmadığım bir mantar türü hele birde "tadı acıdır, tadı pek iyi değildir" dendi o yüzden pişirmeye niyetim yoktu.
Fakat turşusunun tadının çok iyi olduğunu, turşu olarak daha çok tüketildiğini söylediler.
Bende verilen tarifle bu mantarın turşunu kurdum, tarif için bakınız; Muhterem'le Afiyetle
Gelelim en sevimli mantara,bu mantarı ilk önce kızım fark etti.
Ufacık boyutu yüzünden,taşların ve çalı çırpının arasından oldukça zor fark ediliyorlar.
Bana çok değişik geldiği için hemen resimlerini çektim,köyde kime gösterdiysem ismini bilmediklerini, belkide mantar bile olmayacağını söylediler ama mantar olduğundan emindim.
İstanbul'a döndüğümde internetten mantarları araştırırken karşıma bu mantarlarda çıktı.
İsmi; Kuş yuvası (bir mantara ismi bu kadar mı yakışır)
Latince ismi; Nidulariaes.
İlk önce boru gibi oluyor, daha sonra üstündeki zarı yırtılıyor ve ortaya içinde yumurtaları olan kuş yuvası şekli çıkıyor.
Bunlarda yine puffball mantarları.
Üst resimdeki puffball gerginliğe dayanamayıp, mısır gibi patlamıştı.
İç kısmı eşyaları korumak için kolilerin içine yerleştirilen köpüklere benziyordu.
Bu iki resimdeki mantar, benim için doğal mantarlar içinde ki en lezzetli mantar olan, Kanlıca mantarı.
Kanlıca mantarı köknar ve çam ağaçlarının altında yetişiyormuş.
Tadı ete benzer, rengi koyu turuncudur ve yıpranan, hava ile temas eden yerleri yeşile döner.
Üst resimdeki mantarlar 1. resimde gördüğünüz mantarların 4 gün sonraki hâli.
Taşların dibinde büyüyen ve patatese benzeyen mantarların cinsini bilmiyorum ama görüntü olarak çok güzeller.
Bu iki sevimli mantar çoğumuzun yabancısı olmadığı basit bir mantar türü.
Bazen hiç ummadığınız bir zamanda saksıdaki çiçeklerinizin dibinde büyüyebilirler.
Üstteki resim; İçi kızıl-çayır mantarı olarak biliniyor.
Üstteki mantar yanılmıyorsam; Ayı mantarı.
Bu mantar şekli ile tam bir mantar görünümde.
Oldukça sağlam bir yapısı var.
Rengi sanki ispirtoya düşmüş gibi lila-mavi karışımıydı.
Fakat ismini hiç kimse bilmiyordu, rengi de iyi bir şey olmadığını gösterir gibiydi.
Bizde onu "kötü mantar" sınıfına koyup, attık.
Bu resimdeki mantarlardan sadece ak mantarı ve içi kızıl mantarını aldık.
Diğerlerini bilmediğimiz için, yanımızda da bilen biri olmadığı için attık.
Bu resimdeki mantarlar kır çiçeklerine benziyor.
Bu bir meşe ağacının gövdesi, ilk resmi Temmuz ayındaki tatilimizde çekmiştim.
Mantarın yüzeyi pürüzsüz ve çok güzeldi,yapı olarak da çok sertti.
Ekim ayındaki tatilde gidip görmeyi istediğim şeylerin başında bu mantar geliyordu.
Gördüm ki geçen zaman içinde sertliğini kaybetmiş, pörsümüştü.
Son resimlerimiz bir dinlenme tesisinden.
Karabük-Eskipazar civarında bulunan Söğütlüçeşme Dinlenme Tesisini bilir misiniz?
Şehirlerarası yolculuk yapan pek çok kişinin bildiği Söğütlüçeşme'de, mekana adını veren söğüt ağacının gövdesinde mantar mevsiminde mantar yetiştiğini biliyor muydunuz?
Açıkçası bunca yıldır mola verdiğimiz mekandaki ağacın böyle bir özelliği olduğunu ben bilmiyordum.
Bir yolculuk esnasında annemde yanımızdaydı, annem beni uyararak söğüt ağacının dallarının arasına bakmamı söyledi.
Başımı kaldırıp, yukarı baktığım zaman bu mantar öbeklerini gördüm.
Meğer ağaçta çok uzun yıllardır mantar yetişiyormuş.
Yeni bir gezide görüşmek üzere!.....
ne guzellıkler gormus ve resımlemıssın gıpta ettım..
YanıtlaSilödevim için harika resimler gerçekten çok güzel olmuş elinize sağlık.
YanıtlaSilmerhaba,
YanıtlaSilyazınız ve fotolar cok hos. ben de mantarı yemeyı gercekten sevıyorum ...
ancak fotolarını cekmeyı de cook cok sevıyorum. acaba bunları hangı bolgede cektınız. bır de eger o bolgelere gelirsem mantar yuruyusune cıkmak için klavuz bır kısı ıstersem nerelere sormam lazım.
tesekkurler
beste
Merhaba Beste,
YanıtlaSilYorumunu gördüğümde tatil için, memlekete gitmek için hazırlık yapıyordum.
Yoğunluktan cevap veremedim.
Güzel sözlerin için çok teşekkür ederim.
Ben mantar resimleri çekmeyi çok seviyorum ama bu sene memlekete gittiğimde kısmet olmadı.
Bu resimleri Kastamonu, Çatalzeytin'de bulunan köyümüzde çektim.
Mantarların resmini çekerken ve topluyorken yanımda az çok bu mantarları tanıyan yengem vardı.
Çok emin olduğumuz kanlıca ve ak mantarı topladık.
Yinede mantarları çok iyi tanıyan halama sorarak hangisi yenir hangisi yenmez diyerek, halamın gözetiminde ayırdık.
Ormanlık bölgelerde ki köylerde mantarı tanıyıp, bilen köylü kadınlar var ve eminim yardımcı olurlar.
Bir arkadaşım Şile'nin ormanlarında da mantar topladıklarından bahsetmişti.
İstanbul'a yakınlığı sebebi ile mantar zamanı Şile'yi tercih edebilirsiniz.
Ne olur ne olmaz, güvenliğiniz açısından bence yalnız gitmeyin.
Kolay gelsin.
bu sene köye gidemedim gitmis kadar oldum mantarlari görünce sağ ol ben arıca köyündenim simdilik isim vermiyqrum
YanıtlaSil