Bu bölümde daha önce Gülhane parkında görmediğiniz önemli çalışmalar var.
Birincisi ilk resimlerde gördüğünüz Osman Hamdi Bey'in "Kaplumbağa Terbiyecisi" isimli meşhur tablosunun üç boyutlu olarak hazırlanan maketi olacak.
Yeditepe Bienali kapsamında parkın içinde sergilenen sanat eserlerinin resimleri de yine bu bölümde olacak.
Osman Hamdi Bey'in "Kaplumbağa Terbiyecisi" tablosunu bilmeyen yoktur.
Gülhane Parkının yan tarafında yer alan, Arkeoloji müzesinin bir birimi olan Çinili Köşkün olduğu duvarın önünde tablo 3 boyutlu olarak hazırlanmış.
Bu çalışmayı yapmak için burasının tesadüfen seçildiğini zannetmeyin.
Çinili köşk Osman Hamdi Bey'in yıllarca çalışmalarını yürüttüğü bir yermiş, üstelik müzecilik kavramını ve pek çok yeniliği Türkiye'ye ilk olarak Osman Hamdi Bey getirmiş.
OSMAN HAMDİ BEY;
Türk Ressam Osman Hamdi Bey 1842’de İstanbul’da İbrahim
Edhem Paşa’nın oğlu olarak doğdu. Çok yönlü bir Osmanlı aydını olan Osman Hamdi
Bey, 1856’da Mekteb-i Maarif-i Adliye’de öğrenime başladı. Bu dönemde resme
ilgi duydu ve çok sayıda karakalem denemeler yaptı. 1860 mart ayında hukuk
öğrenimi için Paris’e gönderildi. Paris’te bir süre hukuk eğitimine devam eden
sanatçı daha sonra resim ve arkeoloji eğitimini tercih ederek Paris Güzel
Sanatlar Okulu’na kayıt oldu. Resim eğitimi için bir yandan da Jean Léon Gérome
(1824-1904) ve Gustave Boulanger (1824-1888) atölyelerine devam etti.
Paris’teki eğitimi 9 yıl sürdü. 1867 yılındaki Uluslararası Paris Sergisi’ne üç
eseriyle katıldı.
1869 yılında yurda döndükten sonra, Bağdat Valiliği’ne
atanan Mithad Paşa ile birlikte
Vilayet Umur-u Ecnebiye Müdürlüğü göreviyle
Bağdat'a gitti.
1871’de sarayda Teşrifat-ı Hariciye Müdür muavinliğine
getirilmesi üzerine İstanbul'a döndü.
1873 Viyana Sergisine, sergi komiseri
olarak gönderildi. 1875 yılında Hariciye Umur-u Ecnebiye katipliğine 1876
yılında Matbuat-ı Ecnebiye Müdürlüğüne, 1877 yılında Beyoğlu Altıncı Daire
Müdürlüğüne atandı.
11 Eylül 1881’de Müze-i Hümayûn ve 1882’de yeniden açılan
Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi Müdürlüğüne atandı.
Bu görevleri sırasında
Müzecilik ve Sanayi-i Nefise Mektebi için büyük atılımlar gerçekleştiren
sanatçı, bir yandan da arkeolojik kazılara katıldı.
Müzenin envanter ve teşhir
bölümlerini hazırlayan sanatçı aynı zamanda mimar Vallaury’ye bugün Arkeoloji
müzesi olarak hizmet veren binayı yaptırdı.
Ayrıca, Sanayi-i Nefise Mektebi’de
bu dönemde inşa ettirildi.
Osman Hamdi Bey tüm bu çalışmalarla birlikte resim
çalışmalarına da devam etti.
Oryantalist ekolde yetişen bir sanatçı olarak
resimlerinde, ait olduğu toplumun yaşamına ilişkin kesitleri resmetti.
Konulu,
büyük boyutlu kompozisyonlarının yanı sıra portre ve peyzaj çalışmaları da
vardır. Oldukça detaylı ve gerçekçi bir biçimde, akademik bir anlayışla resim
yapan sanatçının İstanbul’a ilişkin resimleri, Rüstem Paşa Camii, Sultan Ahmed
Camii, Çinili Köşk gibi anıtsal yapıların içinde veya önünde geçen konulu
kompozisyonlar veya II. Selim Türbesi, Eminönü Yeni Camii, Eyüp Mezarlığı gibi
konuları içermektedir.
ÇİNİLİ KÖŞK;
Arkeoloji Müzesi karşısındaki iki katlı, Fatih Sultan
Mehmet`in Topkapı Sarayında yaptırdığı ilk binadır. 1472 Tarihli yazlık köşk,
sütunlarla hareketlendirilmiş cephesi, eyvanlı terası ve kesme çini dekoru ile
Selçuklu tesirinde bir erken Osmanlı örneğidir. Giriş duvarında uzun kitabe yer
almıştır. Giriş bölümü, üzeri kubbeli bir mekan olup, yanlarda tonozlu odalar
yer vardır. 13-19 yy. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait seramik ve çiniler
kronolojik sıralı sergilenmiştir, 16 yy. İznik yapımı çiniler müzenin önemli eserleridir.
Fatih Sultan Mehmet tarafından 1472 tarihinde yaptırılan
köşk İstanbul`daki en eski Osmanlı sivil mimarlık örneklerinden birisidir.
l875-1891 yılları arasında Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi) olarak
kullanılmıştır. l953 yılında Türk ve İslam eserlerinin sergilendiği Fatih
Müzesi adı altında ziyarete açılmış, 1981 yılında konumu nedeniyle İstanbul
Arkeoloji Müzeleri`ne devredilmiştir.
Köşkün giriş cephesi tek, arka tarafı ise iki katlıdır.
Girişte 14 sütunlu mermer bir revak vardır. Giriş eyvanı mozaik çinilerle
süslüdür. 6 oda ve bir orta salondan oluşan köşkte Selçuklu ve Osmanlı Dönemine
ait çeşitli çini ve seramikler sergilenmektedir . Müze ve depolarında yaklaşık
2000 eser bulunmaktadır.
Çinili Köşk Müzesi koleksiyonlarında 11.- 20.yüzyıl
başlarına tarihlenen Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait 2000 civarında eser
bulunmaktadır. Müze'nin koleksiyonlarını 1981 yılında konum olarak yakınlığı
nedeniyle İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü'ne bağlandığında mevcut olan
eserler ile arkeolojik kazılarda bulunan, satın alma, bağış ve müsadere yoluyla
giren eserler oluşturmaktadır.
Bu koleksiyonlardan seçilen çini ve seramikler; girişin
solundaki odada Selçuklu Dönemi, sol taraftaki dışa açılan eyvanda Slip
teknikli ve Milet işi, orta salon ile birlikte beş köşeli çıkıntılı odada İznik
yapımı, Gülhane Parkı'na bakan sağ köşe odada Kütahya yapımı ve dışa açılan sağ
eyvanda ise Çanakkale yapımı eserler olmak üzere girişin solundan başlayarak
devam eden bir yerleşim düzeni içinde sergilenmektedir.
Arka cephesi Gülhane Parkına bakıyor.
Gelelim Yeditepe Bienali kapsamında sergilenen eserlere.
Oturma! Sanata Bak "Dört Köşe Mavi"
Geometrik Desenlerden Taşıyıcı Kaburgalara
Parkın bir kaç yerine Kaplumbağa Terbiyecisi'nin olduğu yönü gösteren tabelalar yerleştirilmiş.
İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi
Burası Mor Salkımları, Gülhane parkında görebileceğiniz en güzel yer.
Benim parka gittiğim günlerde henüz tamamen açmamıştı.
Hepsi açtığı zaman bu koridorun üzerine doğru sarkmış oluyor.
3. bölümde görüşmek üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazmak için;
Google hesabınız yoksa "Anonim" bölümünü işaretleyerek
yorumunuzu yazabilirsiniz.