Bakınız; Eminönü Yeni Camii
O yazıyı hazırladığım günlerde Yeni Camii'nin Hünkar Kasrı tadilattaydı.
Hünkar Kasrı uzun süren restorasyon sürecinden sonra yepyeni görünümüne kavuştu.
İçi henüz halkın ziyaretine açılmadı.
Açıldığı zaman ilk ziyaret edeceğim yerlerin başında yer alıyor.
Bu bölümde Hünkar Kasrı'nın dış bölümünden resimler ve Yeni Camii'nin resimleri ile hazırladığım videoyu görebilirsiniz.
Restorasyon sürecini anlatan resimleri ve yazıları görünce ne kadar büyük bir emek verildiğini göreceksiniz.
Ekip, büyük bir sabırla yıllar süren restorasyon sürecinden başarı ile çıktı.
Bu süreci anlatan yazıyı okuyup, resimleri görünce bana hak vereceksiniz.
XVII. Yüzyılın başlarından itibaren İstanbul camilerinde bir yenilik olarak görülen Hünkâr Kasırları yapılmaya başlanmıştır.
Bunların cami içerisindeki Hünkâr Mahfilleri ile yakın bir bağlantısı vardır.
Adeta küçük ölçüde yapılmış bir Türk evi şeklindedirler.
Padişah namazdan önce ve sonra bir süre burada dinlenir.
Namaz vaktini bekler, abdest alır ve bazı devlet işlerini de görüşürdü.
Caminin kıble duvarı arkasında görkemli bir kapıdan yüksek Hünkâr Kasrı’na bir rampa ile çıkılır.
Bu kasır denize bakan biri kubbeli iki büyük oda, bir eyvan ve odalar arasında bir helâdan oluşur. Eyvanlardan bir aralığa ve galerili bir sofadan cami içindeki Hünkar mahfiline geçilir.
Kasırdan Hünkar mahfiline geçişte revaklı galerinin çini kaplaması dönemin en güzel örneklerindendir. Valide Turhan Sultan için yapıldığı bilinen ve klasik Türk konutunun bütün özelliklerini taşıyan bu kasır; boğazı, Galata’yı ve limanı seyreden olağanüstü bir konumdadır.
Gerek köşke giren, gerek aşağıdan girilen merdivenlerin kapıları tamamen sedefle işlenmiştir.
Bu köşkte iki tane çini ocak vardır.
Köşedeki çıkmalı salonda tavan, ahşap kubbe şeklinde inşa olunmuştur.
Kapılardaki ahşap işleme de çok ilgi çekicidir.
Yeni Cami Hünkar Kasrı Restorasyon Hikayesi;
Yeni Camii’nin bitişiğindeki görkemli Osmanlı kasrı, aslına uygun şekilde restore edilerek 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul’un eşsiz hazineleri arasına katıldı.
17. yüzyıl Osmanlı kasırlarının en görkemli örneklerinden biri olan Hünkâr Kasrı, Kanuni Sultan Süleyman’ın torunu ve Üçüncü Murat’ın eşi Venedik asıllı Safiye Sultan’ın emriyle yaptırılmış. Edirnekâri denilen ahşap üzeri renkli kalem işleri, sedef kakmalı kündekâri kapıları, rengârenk viraylı camları, altın varakla zenginleştirilmiş ahşap oyma saçak altı süslemeleriyle ziyaretçilerini büyüleyen yapı, 17. yüzyılın en gösterişli İznik çinileriyle bezeli. İç mekânın duvarlarında turkuaz, kobalt mavi ve kırmızı renklerde çeşitli çiçek ve bitki motiflerinin resmedildiği 10 binden fazla İznik çinisi kullanılmış. Kasrın içine girildiğinde, duvarları İznik çinileriyle süslü L şeklindeki sofanın ucu, Valide Sultan Dairesi’ne çıkıyor. Altlı üstlü iki pencere dizisiyle aydınlatılan ince uzun holden hünkâr mahfiline açılan kapı, padişahın Yeni Cami’ye geçebilmesi için düzenlenmiş. Padişah ve ailesinin kimi zaman namaz öncesi ya da sonrası, bazen de özel dini günlerde ibadet ve istirahat etmek amacıyla kullandığı kasrın üç odasının en görkemlisi ise Baş Oda. Ahşap oyma tavanın muhteşem kalem işleriyle süslendiği oda, üzerinde ayetler bulunan İznik çinilerinin en güzel örnekleriyle kaplanmış.
İstanbul Ticaret Odası sponsorluğunda 2004'te Vakıflar Genel Müdürlüğü ile İTO, onarım için protokol imzaladılar. Restorasyon, sanat tarihi, çini, tezhip, yapı statiği gibi uzmanlık alanlarından, 5'i profesör, 9 kişilik danışman kurul oluşturuldu. Dört yıl çalışan 50 kişilik ekip, kasrı elden geçirdi. Restorasyon 7.5 milyon YTL'ye mal oldu.
Restorasyon projesinin başındaki Mimar Hatice Karakaya, Hünkar Kasrı'nın ömrünü 400 yıl uzattıklarını söylüyor. Kışın teslim aldıkları binadaki harabiyeti "İçinden gökyüzü görünüyordu. Yağmur olduğu gibi içeri giriyordu. Çatıdan kopan parçalar, yere düşüp insanları yaralıyordu. Restorasyon tam zamanında başladı, aksi takdirde yapı yıkılırdı" diye anlatıyor.
Ekip, binayı görür görmez, çatı ve çevreyi korumaya aldı. Çatının tüm kurşunları ve kaplamaları söküldü. Ahşaplar güçlendirildi, bazıları değiştirildi. İleride yapılacak benzer onarımlar için çatının içinde her noktaya ulaşılabilmesini sağlayacak koridorlar oluşturuldu.
Yangın ve aydınlatma sistemleri kuruldu. Hakiki el dokuması keçelerle örtülen çatı kurşunla kapatıldı.
Aranan meşeler Kırklareli'nde bulundu
Ekip, içerde çalışmaya başladığında, çok nadir rastlanan bir mimari örneğiyle karşılaştı.
Binayı 25X25 santimetre ebadında, 5'er metre boyundaki meşe kolonlardan oluşan karkasın taşıdığı görüldü. Ancak karkas yıkılmak üzereydi. Projenin teknik uygulama sorumlusu İsmail Önel, "Kurtlar ahşap kolonların içinde dans ediyordu. İçeri giren yağmur, karkasın tamamına yakınını çürütmüştü" diye anlatıyor.
Onarım için 40-45 tane beşer metrelik meşe karkas gerekiyordu. Ancak günümüzde 5 metrelik meşe ağacı bulmak zordu. Binanın yapıldığı dönemlerde çok daha büyükleri olmalı ki, restorasyon ekibi çatıda 9 metrelik yekpare ağacı gördüğünde şaşırdı. Aramalar altı ay sürdü. Kırklareli'nde Almanya'ya ihraç edilmek üzere olan 42 meşe karkas bulundu. Satıcı zorlukla ikna edildi, ağaçlar acı suyunu atması için üç ay derede bekletildi. İki sene de mahfilin içinde kurumaları beklendi.
Karkaslar duvarların içinde yer aldığından onları değiştirebilmek için çinilerin tamamının sökülmesi gerekiyordu. Anıtlar Kurulu, hırsızlıklar yüzünden, bu kararı ancak iki yılda alabildi. İsmail Önel, kararın tarihi olduğunu belirterek, "Bu karar çıkmasaydı hiçbir şey yapamazdık" diyor. Çiniler tek tek söküldü. Çatı askıya alınarak, karkaslar değiştirildi.
*İç mekan resimleri internetten alınmıştır.
*Restorasyon ile ilgili faydalandığım kaynak;http://www.restoraturk.com/koruma-ve-restorasyon/402-yenicami-hunkar-kasri-restorasyon-kikayesi.html
Son olarak, Kervansaray'ın muhteşem müziği eşliğinde hazırladığım videoyu izleyebilirsiniz.
Eminönü Yeni Camii
Yükleyen muhteremlegeziye
Çok güzel paylaşımınız için teşekkürler. Resimleriniz tek tek hepsi bir harika.
YanıtlaSilSaygılarımla.
Çok teşekkür ederim Fuat Bey.
Sil