YAZ TATİLİ 2012

 

Uzun bir aradan sonra sonunda gezi sayfamı bir gezi yazısı ile güncelleyebildim : )

Haziran ayında İsmek sergi resimlerini yayınlamaya başlayınca araya hiç gezi yazısı karışmasın, düzen bozulmasın diye sayfama gezi yazısı eklemedim.

Yayınlanacak gezi yazılarım birikti, güncel olan Ramazan yazı ve resimlerine yer veremedim ama bu yıl sergi resimlerine gezi sayfamda son kez yer verdim.

Beni gezi blogu olarak takip edenlere haksızlık olduğunu düşündüm, önümüzde ki yıl sergi resimlerini açacağım başka bir blogda yayınlayacağım.

Artık gezi sayfamda sergi duyurusu ve fihrist dışında sergi resimlerine yer vermeyeceğim.

Gezi sayfam sadece gezi yazılarına ait olacak.

Gelelim bugünkü konumuza;
Yaz tatilimizi her yıl memleketimiz Kastamonu'da geçiriyoruz.
Bu yıl tatile eşimin işleri sebebi ile yazın ilk aylarında, o müthiş sıcaklarda gidemedik.
9 Ağustos'ta Ramazan ayında yola çıktık.
Üstte ki resmi Bolu tüneline giden yolda çektim.

Yolculuk sırasında oruçluyduk ama oldukça rahat bir yolculuk yaptık.

Kastamonu'da trafiğe girmemek için, şehir merkezine uğramadan otogarın üst tarafından köyümüzün yoluna saptık.

İstanbul'a dönerken de aynı yolu kullandığımız için bu yıl Kastamonu şehir merkezini hiç görmedim.

Oysa geçen yıl 3 hafta Kastamonu Kuzeykent'te oğlumda kalmıştık ve yıllardır Kastamonu'da hiç görmediğim, gezmediğim yerlere gitmiştik.

Bakınız; Kastamonu Tatilimiz

Bu yıl köyde yaptırdığımız evimizin çok işi olduğu için gezmeye fazla vakit ayıramadık.

Yaralıgöz Geçidi'nin olduğu bölgeden geçeceğimiz yollarda sis olduğunu gördük.

Yaralıgöz Mesire yerini bu yıl sadece önünden geçerken gördüm, ayrıca gezmek için gidemedik.

Yaralıgöz Dağı'nın önünden geçtikten sonra hava kapandı, sis bastı ve inanılmaz bir yağmur başladı.

Not;

Üstte ki videoyu yağmur ve sis altında giderken çektim, çok gürültülü olduğu için videonun sesini kapattım.

O günlerde İstanbul'da hava çok sıcaktı, bu soğuk ve yağışlı hava bizi hem şaşırttı, hemde sevindirdi.

Fakat yoğun bir sisin içinde, üstelik yağmurlu havalarda bir tarafı uçurum olan yollardan kolay kolay gidilmiyor.

Hızımızı yavaşlatarak ağır ağır gittik, yağışlı ve serin bir hava ile köye vardık.

Bir gün önce aşırı yağmur yağmamış gibi ertesi gün hava günlük güneşlikti!

Köyümüz olan İsmail köyüne ait ayrıntılı resimleri daha sonra yayınlayacağım.

İsmail köyünü panoramik olarak gösteren üstteki resim Large boyutudur, üzerine tıklayarak daha büyük görebilirsiniz.

Bu yıl köyde bizim için bir dönüm noktası vardı, 3 yıldır yapımı devam eden evimiz bu yıl bitti.

Köye gittiğimiz ilk hafta evimizi oturulacak düzeye getirmek için yoğun bir çabayla çalıştık.
Eşim inşaat işlerine, kızımla bende temizlik işlerine giriştik.

Bir evi inşaat artıklarından temizlemek çok zor ve yorucu bir iş ama neyse ki kızımla sıkı çalışarak temizliği bitirdik ve bayrama 2 gün kala  17 Ağustos'ta eve taşındık.

Şehir hayatının kargaşasından ve gürültüsünden sonra sessiz ve sakin bir yerde ev sahibi olmak çok iyi oldu.

Artık her yaz kendi evimize gidip, tatilimizi geçireceğiz.

Rabbim isteyen herkese nasip etsin.

Ev bitti, içine girdik ama henüz çevre düzenlemeleri bitmedi ve bazı eksikleri var, artık içindeyken bitirmeye devam edeceğiz.

Evin manzarasını çok seviyorum, yüksek bir rakımda olduğu için bazen bulutlara elinizi uzatsanız yakalayacakmışsınız gibi oluyor.
Ufukta az da olsa Karadeniz'i görüyor ama en önemli manzarasını muhteşem ormanlık alanlar oluşturuyor.

Sabahları güneşin doğuşunu, gece milyonlarca yıldızı (ormanlık alanlarda ışık olmadığı için) çok net görebiliyorsunuz.
Gece ortaya çıkan yıldızlar beni hem şaşırtıyor, hemde dehşete düşürüyor.
Önümüzde ki yıl tripotla resim çekip, başarabilirsem o güzelim yıldızları size göstermek istiyorum.
İstanbul'da şehir ışıkları ve binalardan neredeyse hiç yıldız göremiyoruz.

Evimizin manzarasını panoramik olarak gösteren üstteki resim Large boyutudur, üzerine tıklayarak daha büyük görebilirsiniz.

Evi yaptırırken manzarası için balkona ayrıca önem verdik, en azından bir yemek masası sığması için büyük yaptık.

Ramazan Bayramı'nda köydeydik.
Bayram kahvaltılarında ve daha sonra  misafir ağırladım.
Bakınız; Muhterem'le Afiyetle-Kahvaltı Masası (Köyde Kahvaltı)

Bu yıl işlerden çok vaktim olmadı ama fırsat buldukça Abana'dan aldığım kitaplarımı okudum.

Köyde olduğumuz günler erik mevsimiydi.
Bol bol erik yedik, dönerken toplayıp, çevremize dağıttık.

Aile ziyaretleri ve gezmek için 2 defa Abana'ya gittik.
Abana'da bu yıl "Abana Kent Ormanı" adında bir mesire yeri açılmış.
Bu yaz herkesten o kadar çok methini duydum ki bende merak edip, gittim.
Açıkçası dedikleri kadar varmış, Abana'yı ve Abana Limanı'nı kuş bakışı gören çok güzel bir yer olmuş.
Abana'ya ve kent ormanına ait resimleri 2 ayrı bölüm olarak yayınlayacağım.

Abana Kent Ormanı'na giderken güneş batmak üzereydi, bu resmi o zaman çektim.

Ve dönüş yolu;
30 Ağustos'ta İstanbul'a dönmek için köyden yola çıktık.
Yolun üzerini ve araziyi kaplayan sis çok etkileyiciydi.

Köy ile Kastamonu şehir merkezinin arası 100 kilometre, Kastamonu'ya varınca Kuzeykent'te oturan oğlumuza uğrayıp, hem mola verdik, hemde vedalaştık.
Yine merkezin içine girmeden yola devam ettik.

20 günlük tatilimiz şimdilik bitti.
Artık bir evimiz olduğuna göre fırsatını bulunca sık sık gideriz diye düşünüyoruz ama mesafe uzun olduğu için bunu çok fazla gerçekleştiremeyeceğimizi biliyoruz : (
Görüşmek üzere!...