27 Haziran 2009 Cumartesi

DOLMABAHÇE SARAYI

Muhterem'le Geziye
Mayıs ayının son haftası gazetede bir haber gördüm.
Haberde Dolmabahçe Sarayı'nın ziyaretçi yoğunluğu yüzünden zarar gördüğünü ve 1 Haziran'dan itibaren randevulu sistemle guruplar halinde ziyaretçi kabul edileceğini ve artık iç mekanlarda resim çekilmesinin yasaklanacağını yazıyordu.
İç mekanlarda resim çekilmesinin yasaklanacağını okuyunca, yakınlığı ve kolay ulaşılabilir olması sebebiyle elimin altında olduğu için gitmeyi hep ertelediğim Dolmabahçe Sarayı'na gitmeye karar verdim.
Yasaktan 1 gün önce yani 31 Mayıs'ta saraya gittik ama yasak uygulanmaya çoktan başlamıştı.
İç mekanlarda asla resim çekilmesine izin vermiyorlardı.
Oysa ki sarayın muhteşem iç mekanı insanı binlerce resim çekmeye teşvik edecek kadar göz alıcıydı.
İç mekanlarda resim çekemediğim için, sarayda büyük bir hayal kırıklığı ve hüzünle dolaştım.
Bu yazı da göreceğiniz iç mekan resimleri internetten alınmıştır.
Dış mekan ve bahçe çekimleri bana aittir.


Dolmabahçe palace
Dolmabahçe Sarayı hakkında ansiklopedik bilgiler;
Dolmabahçe Sarayı'nın bugün bulunduğu alan, bundan dört yüzyıl öncesine kadar Osmanlı Kaptan-ı Derya'sının gemileri demirlediği, Boğaziçi'nin büyük bir koy'u idi.
Geleneksel denizcilik törenlerinin yapıldığı bu koy zamanla bir bataklık hâline geldi.
17. yüzyıl'da doldurulmaya başlanan koy, padişahların dinlenme ve eğlenceleri için düzenlenen bir Hasbahçe'ye dönüştürüldü. Bu bahçede çeşitli dönemlerde yapılan köşkler ve kasırlar topluluğu vardı.
Sonra Sultan Abdülmecid, buraya kârgir, batı tarzında bir saray yaptırdı.
Önceleri "Beşiktaş Sarayı Hümayunu" denilen bu saraya halk sonradan "Dolmabahçe" demiştir.
Sultan Abdülmecid'in annesi Bezmi Âlem Valide Sultan'ın sarayın az ötesinde, Kabataş'a doğru yaptırdığı iki minareli zarif caminin inşaası da yine aynı yıl tamamlandı.
Bakınız;

Aşağıda ki bilgiler istanbul.gov.tr'den alınmıştır.
Dolmabahçe Sarayı, Avrupa sanatı üslûplarının bir karışımı olarak 1843-1856 yılları arasında inşa edilmiştir.
Sultan Abdülmecit’in mimarı Karabet Balyan’ın eseridir.
Osmanlı Sultanlarının her devirde birçok sarayı bulunurdu.
Ancak esas saray Topkapı, Dolmabahçe Sarayının tamamlanmasından sonra terk edilmiştir. Dolmabahçe Sarayı 3 katlı, simetrik planlıdır.
285 odası ve 43 salonu vardır. Denizden 600 metrelik bir rıhtımı, kara tarafında ise birisi çok süslü 2 abidevi kapısı vardır.
Bakımlı ve güzel bir bahçenin çevrelediği bu sahil sarayının ortasında, diğer bölümlerden daha yüksek olan tören ve balo salonu yer alır.
Sarayın giriş tarafı Sultanın kabul ve görüşmeleri, tören salonunun diğer tarafındaki kanat ise harem bölümü olarak kullanılmıştı.
İç dekorasyonu, mobilyaları, ipek halı ve perdeleri ve diğer tüm eşyası eksiksiz olarak, orijinaldeki gibi günümüze gelmiştir.
Dolmabahçe Sarayı mevcut hiçbir sarayda bulunmayan bir zenginlik ve ihtişama sahiptir.
Duvar ve tavanlar devrin Avrupalı sanatkârlarının resimleri ve tonlarca ağırlığında altın süslemeleri ile dekore edilmiştir.
Önemli oda ve salonlarda her şey aynı renk tonuna sahiptir.
Bütün zeminler birbirinden farklı, çok süslü ahşap parke ile kaplıdır.
Meşhur Hereke ipek ve yün halıları, Türk sanatının en güzel eserleri, birçok yerde serilidirler.
Avrupa ve Uzak doğunun ender dekoratif el işi eserleri sarayın her yerini süslerler. Pırıl, pırıl kristal avize, şamdan ve şömineler sarayın pek çok odasında güzelliklerini sergilerler.
Dünyadaki saraylar içerisinde en büyük balo salonu buradakidir. 36 m. Yüksekliğindeki kubbesinden ağırlığı 4.5 ton olan devasa kristal avize asılı durur. Önemli siyasi toplantılarda, tebrik ve balolarda kullanılan bu salon, önceleri alttaki, fırına benzer bir düzen ile ısıtılırdı. Saraya kalorifer ve elektrik sistemi daha sonraları eklenmiştir. 6 Hamamdan Selamlık bölümündeki, eşi olmayan, güzel oymalı alabaster mermerleri ile dekorludur. Büyük salonun üst galerileri orkestra ve diplomatlar için ayrılmıştı.
Uzun koridorlar geçilerek varılan harem bölümünde, sultan yatak odaları ve sultanın annesinin bölümü ile diğer kadın ve hizmetkârların bölümleri bulunmaktadır.
Sarayın kuzey eklenti bölümü şehzadelere tahsis edilmişti.
Girişi Beşiktaş semtinde olan yapı Resim ve Heykel Müzesi olarak hizmet vermektedir. Cumhuriyet döneminde, Atatürk’ün İstanbul ziyaretlerinde ikametgâh olarak kullanılan sarayda en önemli olay 1938’de Atatürk’ün ölümüdür.
Halkın ziyaretine açık tutulan Atatürk’ün na'şı buradan Ankara’ya gönderilmişti. 
Halen saraydaki saatler bu büyük Türk’ün anısına ölüm saatinde durdurulmuştur. Dolmabahçe sarayı haftanın belirli günlerinde ziyarete açık olup, görülmesi şart olan İstanbul hazinelerinden bir diğeridir.
ADRES
Dolmabahçe Cad. Beşiktaş - İSTANBUL


2009 yılında Dolmabahçe Sarayı'na giriş ücretleri;
DİKKAT; Dolmabahçe Sarayı'nda müze kart geçerli değil.
Cuma-Cumartesi-Pazar Halk günleri olduğu için biletlerin fiyatı daha makul.
Halk günü tam=10 TL.
Öğrenci= 1 TL.
Diğer günler;
Tam= 20 TL.
Öğrenci= 2 TL.
Saray, kapalı olduğu Pazartesi ve Perşembe günleri hariç, 09-16 saatleri arasında gezilebilir.
Tüm bölümleri gezmek yaklaşık 2.5 saati buluyor.

Hazine-i Hassa Dairesi ve Mefruşat Dairesi arasında bulunan Hazine Kapısı.


Dış tarafı Bayıldım Bahçesine ve Dolmabahçe Caddesine, iç tarafı ise Has Bahçe'ye bakan Saltanat kapısı.

Ayrıca deniz cephesinde, rıhtıma merdivenlerle inilmesine olanak veren, ajurlu demirden, oval konumlu 5 adet yalı kapısı vardır.

Gezinin ayrıntılarından bahsedecek olursam;
Sarayın kapısında sıraya giriyorsunuz, Türk ve yabancı turistlere ayrı rehberler eşlik ediyor.
2 gurup aynı anda değil, 15 dakika arayla saraya giriyor.
Harem ve Selamlık bölümünü rehber eşliğinde geziyorsunuz.
Bu bölümlerde kişisel gezi yasak.
Rehberin anlattıklarını dinleyip, çevreyi inceliyorsunuz.
Zaten resim çekemediğiniz için yapacak bir şey yok.
Guruptan ayrılmadan rehberi takip etmek zorundasınız.
Karşılaştırmak gerekirse Topkapı Sarayı'nda daha özgürsünüz.
Her yere rehbersiz girebilir, istediğiniz kadar kalıp, istediğiniz gibi resim çekebilirsiniz.
Bulunduğunuz yerle ilgili bilgi almak için elektronik rehber kiralayıp, ondan bilgi alabilirsiniz.
Fakat Dolmabahçe Sarayı'nda ki ihtişamı Topkapı Sarayı'nda göremezsiniz.
Topkapı Sarayı, Dolmabahçe'nin yanın da oldukça mütevazi kalıyor.

Sarayın göz alıcı bölümlerinden biriside bu kristalden yapılma tırabzanları olan kristal merdiven.
Ortada ki avize ve billur kristalden yapılma tırabzanları ile büyüleyici bir güzelliği var.
Yukarı çıkıyorken bu merdivenleri kullanıyorsunuz ama tırabzanlara tutunmak yasak.


Merdiven için Dolmabahçe Sarayı'nın kendi sitesinde şunlar yazıyor;
Sarayın protokol girişinden üst kata çıkış bölümü, kristalden yapılma tırabzanları sebebiyle "Kristal Merdiven" olarak anılır.
Saltanat merdiveni olarak da tanımlanan bu merdivenler, sarayın hizmet katını, devlet katına bağlar. Barok dönüşlerle hareketlenen ve hem Süfera Salonu'na, hem de Zülvecheyn Salonu'na geçişi sağlayan bu merdivenlerin tırabzanları kesme kristaldendir.
Tırabzanda ki kristaller büyük bir avize ve gün ışığını direkt olarak içeri alan cam tonoz örtü ile birlikte parlak ve ışıklı bir ortam oluştururlar.


Veee muhteşem Muayede Salonu.
Hayatım boyunca pek çok müze-saray-tarihi mekan ziyaret ettim ama beni bu kadar etkileyen bir salon şimdiye kadar görmedim.
Muayede salonunun güzelliğini anlatacak kelime bulamıyorum, muhteşem, harika, göz alıcı, büyüleyici, nefes kesici, ihtişamlı, inanılmaz.
Sanırım salonun güzelliğini anlatacak başka kelime kalmadı : )


Dolmabahçe Sarayı'nı ziyaret etmeyip, sadece resimlerden gördüyseniz en başta dışarıdan görünmeyen tam ortada ki kubbe sizi şaşırtıyor.
Normal bir çatının altında meğer kubbe biçiminde bir tavan varmış.
Salonun süslemeleri, tavanın yüksekliği, dekorasyonun ihtişamı sizi bambaşka bir dünyaya sürüklüyor.

Muayede salonu hakkında ansiklopedik bilgiler;
Sarayın en büyük ve muhteşem yeri Muayede Salonu'dur.
Dünyanın en ünlü salonlarından birisi sayılan bu salonun yüz ölçümü; 2000 metrekaredir.
Yan ilaveleri ile birlikte 2.250 metrekareyi bulmaktadır.
Salonun 56 sütun üzerine oturan kubbesi 36 metre yüksekliğinde ve 24 metre çapındadır.
Salonun dikkati çeken süslemelerinin yanında 4.5 tonluk İngiliz yapımı kristal avize ve şamdan takımıdır.
Ortadaki el dokuması büyük Hereke halıda yine ilgiyi hak edecek güzellikte.
Muayede kelime anlamı ile "bayramlaşma" demektir.
Salon padişahın kutlamaları kabul ettiği bir mekandır, bayramlaşmadan önce Topkapı Sarayı'ndan altın taht getirilerek salona yerleştirilmekteydi.
Bu altın tahtı halen Topkapı Sarayı'nda Hazine Dairesinde görebilirsiniz.

Muayede salonu ile ilgili hatırladığım en önemli toplantı, 2004 yılında İstanbul'da yapılan NATO toplantısıydı.
O dönemin önemli Devlet Başkanları (A.B.D. Başkanı George Bush-İngiltere Başbakanı Tony Blair gibi) İstanbul'da ki toplantıya katılmıştı.
Toplantı süresince Topkapı Sarayı, Çırağan Sarayı ve Dolmabahçe Sarayında çeşitli davet ve yemekler düzenlenmişti.
Dolmabahçe'de ki yemek, Muayede Salonunda düzenlenmişti ve salonun tam ortasına yemek masası yerleştirilmiş, masaya çiçeklerle muazzam bir dizayn yapılmıştı.
Bakınız, üstte ki resim.
(Bütün aramalarıma rağmen ne yazık ki o güne ait masanın daha güzel bir resmini bulamadım)
Yemek tabaklarını Vakko özel olarak tasarlamıştı.
Bize eşlik eden rehberimiz Dolmabahçe Sarayı ve Muayede Salonu'nun halen Türkiye Cumhuriyeti'nin protokol toplantılarında kullanıldığını söyledi.

Sarayın Harem bölümüne ait giriş kapısı.
Kapıda ki beyaz panoda Türkçe ve İngilizce rehber eşliğinde düzenlenecek gezi saatleri yazıyor.
2 ayrı gezi gurubu aynı anda içeriye alınmıyor, hemen hemen 15 dakikalık aralarla içeriye giriyorsunuz.

Harem bölümü de yine çok güzel ama selamlık bölümü kadar ihtişamlı değil.

atatürkün dolmabahçede ki odası
BÜYÜK ÖNDER ATATÜRK'ÜN VEFAT ETTİĞİ ODA;
Dolmabahçe Sarayı'nda Muayede Salonundan sonra geçilen ve bu gün (Hususi Daire) adıyla tanınan bölümün denize bakan yönündeki dördüncü oda, Atatürk'ün hayata gözlerin kapadığı tarihi bir oda olarak, bütün eşyasıyla bir müze halindedir.
Bu oda, Abdülmecid ve daha sonraki Osmanlı padişahlarının kışlık yatak odasıydı.
Hususi Dairenin iki büyük salonunu birbirine bağlıyan koridor üzerindeki bu oda, iki kapılı ve dört pencerelidir. Oda'da Atatürk'ün yattığı bronz işleme bir ceviz karyola, gardrop ve komodin vardır.
Oda, halılar, kanepe ve koltuklarla döşenmiştir.
Duvarları, açık yeşil üzerine yıldızlar ve çiçeklerle süslü bir kağıtla kaplıdır.
Ceviz karyola üzerende keten işlememe beyaz bir örtü, mavi bir yorgan vardır. Pencereleri atlas perdelidir.
Atatürk, Savorana yatında geçen rahatsızlık günlerinden sonra, 10 Kasım 1938 günü saat dokuzu beş geçe, bu odada gözlerini yummuştu.
Atatürk'ün ölümünden sonra, Dolmabahçe Sarayı'nın bu tarihi odası, Atatürk'ün yatak Odası olarak, olduğu gibi muhafaza edildi.
Sarayda ki saatler onun anısına dokuzu beş geçeyi göstermektedir.

 
Atatürk'ün vefatından sonra Muayede Salonu'nda kurulan katafalka yerleştirilen naaşı önünden son saygı geçişi yapılmıştır.


Harem bahçesi ve süs havuzu.

Dolmabahçe Sarayının çevresinde birbirinden güzel çiçek ve gül bahçeleri var.



İçeride muazzam güzelliği ile büyülendiğim Muayede Salonunun Kuşluk Bahçesi tarafına bakan dış cephesi.


Kuşluk Bahçesi ve süs havuzu.
Kuşluk Bahçesinin bir tarafında Camlı Köşk, diğer tarafında Saat Müzesi var.

Açıkçası Dolmabahçe Sarayın da hayvanlara ait bir yer olduğunu bilmiyordum.
Padişahların zamanında da dünyanın çeşitli devletlerinden hediye olarak gönderilen hayvanlar burada yetiştirilmiş.

Bu bölümde daha çok tavuk, horoz, sülün, ördek, tavus kuşu gibi kümes hayvanları var.

Bahçede serbestçe dolaşmasına izin verilen Mavi Tavus Kuşları özgürce ortalıkta dolaşıyorlar.

Tavus kuşları muhteşem güzelliği ile ortalıkta dolaşıyorken, çevrede ki ziyaretçiler (bizde dahil) "kuyruğunu açsa da birde öyle görüp, resmini çeksek" diye düşünüyoruz.
Sürekli peşinde olmamıza rağmen uzunca bir süre kuyruğunu açmıyor.

Bizde Camlı Köşke girip "Türk-Macar Tarihi İlişkilerinden Kesitler Sergisini" geziyoruz.
Bu bölümü rehbersiz bireysel gezebiliyorsunuz ama yine resim çekmek yasak.
Serginin içeriğinden bahsetmek gerekirse tarih içinde Macaristan ile Türkiye arasında imzalanan anlaşmaları, verilen nişanları, İkarus otobüslerinin yaptırılması ile ilgili bilgileri, Estergon Kalesinin Sancağını ve daha pek çok konuyu görebilirsiniz.
Sergi 3 Mayıs-5 Temmuz 2009 tarihleri arasında Pazartesi ve Perşembe günleri hariç gezilebilir.

Camlı Köşkten dışarı çıktığımızda bizi bir sürpriz bekliyor.
Ağaçların arasından Tavus Kuşlarından birinin kuyruğunu açtığını görüyoruz.
Hızla yanına gidip, resim çekmeye çalışıyorum ama çok yaklaşmaya cesaret edemiyorum.

Böyle güzel kuyruğa sahip olan Tavus Kuşlarının erkek olduğunu ve dişilerine kur yapmak için kuyruğunu açtığını biliyor muydunuz?

Sarayın Selamlık bölümünün Dolmabahçe Caddesi tarafına bakan bölümü ve süs havuzu.

13.40'ta başladığımız gezi 16. 30'da bitiyor.





Saltanat Kapısı

Saraydan çıktıktan sonra sarayın yanında ki çay bahçesine gidip, boğaza karşı sıcak bir çay içiyoruz.
Ve o gün Dolmabahçe Sarayının hemen karşısında ki İnönü stadyumunda şampiyonluk kutlaması yapan Beşiktaş taraftarlarının coşkusuna tanıklık ediyoruz.
Yeni bir gezide görüşmek üzere!...

4 yorum:

  1. Adsız13:31

    Çok güzel bir tanıtım yapmışsınız. Teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. Gerçekten sarayın tanıtımı çok güzel olmuş. Teşekkür ederiz.Katkılarınıza.

    YanıtlaSil

Yorum yazmak için;
Google hesabınız yoksa "Anonim" bölümünü işaretleyerek
yorumunuzu yazabilirsiniz.