Camiyi dışarıdan gördüğünüz zaman çok güzel bir cami olduğunu düşünebilirsiniz ama içine girdiğiniz zaman iç dekorasyonunda ki ince işçiliğine, tezyinatı için nakış nakış işlenmiş her bir santimetre karesine, gözlerinizi alamayacağınız masmavi kubbesine hayran olacaksınız.
Ben cami yazılarımda ilk bölümde dış mekan resimlerine yer verir, iç mekanı da ikinci bölümde yayınlardım.
Hamidiye camii içinde aynı şeyi yapacaktım fakat iç mekan resimlerinde çok sayıda resim olunca iç mekan resimlerini iki bölümde yayınlamaya karar verdim.
O kadar güzel bir cami ki fotoğraf çekmeye, bakmaya doyum olmuyor.
Yıldız Hamidiye Camii ile ilgili ilk bilgileri 1. bölümde vermiştim.
Bugünkü bölümde iç mekan resimleri ve bilgileri yer alacak.
Bu bölümde gördüğünüz fotoğrafları zemin kattan ve üst kattan çektim.
Yıldız Hamidiye Camii İç Mekan;
Dikdörtgen planlı harim (ibadet edilen yer) bölümü son cemaat yeriyle bütünleşmiş, harimin yüksek kasnaklı kubbesi mihraptan uzak, girişe yakın yerleştirilmiştir.
Kitle içinde ortalanmış olan küçük kubbe iç mekânda geleneksel Osmanlı cami mimarisinden farklı biçimde mihraptan oldukça uzakta caminin ortasını da aşarak girişe yakın kesimdedir.
Kubbenin gelenek dışı yerleşimi ve mihraptan uzak oluşu iç mekânda şaşırtıcı bir etki yapmaktadır.
Cami, kubbe kasnağına neo-gotik tarzda açılan on altı pencere ile bol ışık alır.
Çokgen bir yapıya sahip olan kubbe kasnağının kornişi bir mukarnas dizisiyle biçimlendirilmiş, kubbe içi ve mihrap önündeki tavan lacivert zemin üzerine işlenmiş yıldızlarla bezenmiştir.
Harim duvarları üzerinde altın
varaklı yazı şeridi mavi zeminde içi altın yaldız daire motifli bir kuşakla
bölünmüş çift sıralı neogotik pencereler alçıdan oymalı dilimler ve son derece zengin
örgülü demir parmaklıklarla işlenmiştir.
Kuşağın altında dokuz adet dışı
demir parmaklıklı üstü oval dikdörtgen pencere ve bu pencereler arası zeminde
krem ve mavi tonlarının hâkim olduğu motifler yer almaktadır. Bunların her
birinin üzerinde tarihi dört kollu aplikler bulunmaktadır.
Kubbe kasnağında oval 16, tavanla
kuşak arasında 9, cephe duvarlarında alt sırada 8, müezzin mahfili kuzey
duvarında 3 tane olmak üzere cami içinde toplam 36 pencere bulunmaktadır.
Celî sülüs yazılar ise Abdülfettah Efendi’ye aittir.
Kubbenin ortası ile birinci
çember arası mavi lacivert zemin üzerine altın yaldızlı yıldızlardan oluşmakta,
birinci çemberle ikinci çember arası krem zemin üzerine renkli motiflerle
çevrelenmektedir.
16 oval pencere, kubbeyi adeta halkalar halde kuşatmıştır.
Bu
pencereler sayesinde caminin içi diğer camilere kıyasla oldukça aydınlıktır.
Caminin içi, aslında camilerde benzerine rastlanmayan bir zenginlik ve özenle
bezenmiştir. Kubbenin mavi zemin üzerine altın varakla bezeli yıldızlardan
oluşan süsleme, kubbenin ve direklerin yan tarafından kubbe ile aynı özellikte
lacivert-mavi zemin üzerinde altın varak yıldız motiflerle kaplı birbirinin
simetriği iki tavanda da aynı şekilde işlenmiştir.
Caminin mermer korkulukları dantel gibi işlenmiş mermerden minberi var.
Minber ve vaaz kürsüsü mermerden
yapılmış.
İşçilikleri ise mermere ve sanata saygının doruk noktası olacak güzellikte.
Yıldız Hamidiye Camiinin mihrabında "Küllemâ dehale aleyhâ Zekeriyyal Mihrabe"(Al-i İmran, 3/37) ayeti yazılıdır.
Yaklaşık 1,5 metre
yüksekliğindeki vaaz kürsüsünün yekpare mermerden yapılmış olması sanat değeri
açısından önemini daha da artırıyor.
Kubbeyi destekleyen ayaklıklarla
yükseltilmiş sekiz köşeli birer çift kolon giriş ve mihrap yönünde dilimli
kemerlerle birbirine bağlanmaktadır.
Taşıyıcı işlevlerinin yanı sıra iç mekâna
dekoratif bir zenginlik katan bu kolonlar dönemin yaygın mimari üslûbu olan
Batı anlayışını yansıtmaktadırlar.
Bu üslûp caminin iki katlı Hünkâr köşkünde de görülmektedir. Hünkâr köşkünün, altın varak süslemelerin yer aldığı ikinci katı II. Abdülhamid’e ayrılmış olup üç basamaklı bir sahanlık ve kafesli bir pencere düzeneğiyle harime (ibadet edilen yer) açılmıştır.
Harimin girişten itibaren sağ ve
sol yan cephelerinde, cami içine taşan ahşap işçiliği örneğini bütün zarafeti
ile sergileyen hünkâr mahfilidir. Sefirler mahfilinin gül
ağacından yapılmış birbirine geçmeli ahşap parmaklıklı kafesleri ile harim
kapısının her iki tarafında ve üst kısımları altın yaldızlı motiflerle bezeli
sekizgen 8 adet sütün üzerindeki her şeye yüksekten bakan bir köşk
görünümündeki müezzin mahfilinin altında El-Hamra Sarayı’nı andıran dilimli
kemerler özellikle dikkati çeker.
Haremlik, selamlık olarak
ikiye ayrılan hünkâr mahfilinin cami içine bakan pencerelerinin gül ağacından
işlenmiş, olağanüstü güzellikteki kafeslerini bizzat Sultan yapmıştır.
Parmaklıklı kafes arkasından harimin her tarafı görülür.
Bu kafeslerin çok özel olan işlemelerinin bizzat Sultan II. Abdülhamid'in kendisinin yaptığı söylenmektedir.
Sultan II. Abdülhamid'in büyük zaman ayırdığı hobilerinden biri de marangozluktu, sarayda özel atölyesi vardı.
*Yıldız Sarayına ait resimleri yayınladığım zaman padişahın marangozluk aletlerini ve kendi yaptığı eşyaları görebilirsiniz.
Sultan II. Abdülhamid Cuma Namazlarını burada kılardı.
Caminin batı kısmındaki sefirler mahfili de Hünkâr mahfilinin simetriği ve aynısıdır.
Burası Hünkar mahfili ve Sefirler mahfilinin bulunduğu katın üstünde yer alan, müezzin mahfilinin bulunduğu, günümüzde hanımların namaz kılması için ayrılan bölüm.
Bir sonraki bölümde bu kattan resimlere yer vereceğim.
Bu yazıda faydalanılan kaynaklar;
https://islamansiklopedisi.org.tr/yildiz-camii
http://www.tas-istanbul.com/portfolio-view/besiktas-hamidiye-camii/
Yeni bölümde görüşmek üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazmak için;
Google hesabınız yoksa "Anonim" bölümünü işaretleyerek
yorumunuzu yazabilirsiniz.