Daha önce Yıldız Parkı Korusuna ve Yıldız Saat Kulesinine ait resimleri yayınladım.
Bugünkü konumuz Yıldız Hamidiye Camii.
Camiye ait resimleri 2 bölüm halinde yayınlayacağım.
1. Bölümde caminin dış mekan resimlerini, 2. Bölümde ise insanı hayran bırakan, muhteşem tezyinatı olan iç mekan resimlerini yayınlayacağım.
Daha sonra uzun zamandır resimlerini düzenleme fırsatı bulamadığım için yayınlanmayı bekleyen resimlere yer vereceğim.
Bunlar;
Bugünlerde restorasyonda olduğu için kapalı olan 2013 yılında ziyaret ettiğim Yıldız Sarayı'na ait resimler, peşinden de yine restorasyonda olan 2009 yılında ziyaret ettiğim Yıldız Şale Köşküne ait resimler olacak.
Eskiden bazı saray ve köşklerde fotoğraf çekilmesine izin veriliyordu.
Bu sayede sarayın ve köşkün içinde resim çekebilmiştim.
Yıldız Şale'de fotoğraf çekimi izni için ayrıca bir ücret ödemiştim.
Ne yazık ki şimdi pek çok saray, kasr ve köşkün içinde, fotoğraf çekimi yasak 😕
Konumuza geri dönersek;
Yıldız Hamidiye Camii, Yıldız Sarayının bulunduğu alanda yer alıyor.
Yıldız Sarayı ve camiye gitmek için Beşiktaş'tan Barbaros Bulvarına dönüyorsunuz.
Yokuşu biraz geçtikten sonra sağ tarafta yol kenarında Yıldız Sarayı Müzesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi yazan tabelaların olduğu yere sapıyorsunuz.
Biraz ileride sağ tarafta cami ve saat kulesi, yolun sonunda ise Yıldız Sarayı var.
Dikkat;
Yıldız Sarayı bugünlerde restorasyonda olduğu için kapalı, içeri giriş yok!!!
Yıldız Hamidiye Camii, diğer selatin camilerin haşmetine bakarak daha küçük ama çok zarif bir camidir.
YILDIZ HAMİDİYE CAMİİ;
Bânisi Sultan II. Abdülhamid’den
dolayı Hamidiye Camii olarak adlandırılsa da daha çok Yıldız Camii diye
bilinir. II. Abdülhamid 1876’da tahta çıktığında kısa bir süre Dolmabahçe
Sarayı’nda kalır ve ardından Yıldız Sarayı’na yerleşir.
Ağabeyi V. Murad’ın
tekrar tahta geçirileceği endişesiyle, saraydan uzaklaşmamak için cuma
selâmlığında kullanılmak üzere Yıldız Sarayı’nın Koltuk Kapısı’nın girişi
önündeki yüksek set üzerine yeni bir cami yapılmasını ister.
1881-1885
yıllarında inşa edilen, bina nâzırlığını Başmâbeyinci Osman Bey’in yürüttüğü
yapının mimarı olarak bazı yayınlarda Sarkis Balyan ismi kaydedilse de bu doğru
değildir.
Caminin mimarı, Dolmabahçe Sarayı Arşivi’nde yer alan belgeye göre
(Evrak nr. II/989) Ebniye-i Seniyye İdaresi’nde otuz yılı aşkın bir süre
çalışan Nikolaidis Jelpuylo adlı bir Rum’dur.
Osmanlı kaynaklarında Nikolaki
Kalfa adıyla geçen Nikolaidis, kendisine görev verildiğinde kısa bir süre
içinde hazırladığı plan ve resimlerle birlikte caminin maketini Sultan II.
Abdülhamid’e sunar. Sultanın onayından sonra 28 Muharrem 1299 (20 Aralık 1881)
tarihinde caminin temeli törenle atılır.
Ortaköy'de bulunan Büyük Mecidiye Camii tipindedir.
Yapının temelleri sağlam zemine
kadar kazılmış ve 130 cm. kalınlığında temel duvarları inşa edilmiştir. Harim
bölümünün zeminden saçağa kadar 100 cm. kalınlığındaki gövde duvarları kuzey ve
güneyde üç, doğu ve batıda yedi ajur şebekeli olarak tasarlanmış, neo-gotik
üslûpta dikdörtgen pencerelerle hareketlendirilmiştir.
Dikdörtgen plân üzerine, kesme
taştan kubbeli olarak yapılmış olan caminin kuzeyden üç giriş kapısı vardır.
Ortada camiye girilen taç kapı, diğer ikisi de sağında ve solundaki mahfillere
merdivenlerden çıkılarak girilen kapılardır.
Caminin kuzey cephesinden ana
giriş kapısının solunda hünkâr mahfili, sağında ise sefirler veya şehzadeler
mahfili vardır.
Her iki mahfile çıkışlar on beşer
basamaklı düz merdivenlerle olmaktadır.
Caminin esas bölümüne ise avludan
son cemaat yeri konumundaki ara mekân olan girişle, avludan cephenin tam
ortasında bir zafer takı görünümünde kubbe eteklerine kadar yüksekliği ve biraz
ileri doğru çıkmış olan taç kapıdan girilir.
Bu kapı saray kapılarının mutantan
görüntüsü ile bir ihtişam sergiler.
Kapının en üst noktasında taç altında Nisa suresinin 103. ayeti;
İnnes salâte kânet alel mu’minîne
kitâben mevkûtâ(mevkûten)
Türkçe meali:
"Namazı kıldınız mı? Gerek ayakta gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah’ı anın. Güvene kavuştunuz mu? Namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz müminlere vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır" yazıyor.
Ayetin altında 1885 tarihi ve Sultan II. Abdülhamid’in tuğrası var.
Yapının Yıldız albümlerindeki
fotoğraflarına göre binanın cephesi bugün geniş oranda değişmiş, ana girişle
yan kanatların büyük ve geniş camekânlı sundurmaları sonraki onarımlarda
kaldırılıp düz merdivenlere dönüştürülmüştür.
Caminin cümle
kapısının yanındaki pencereler süslü ve demir kafeslidir.
Pencerelerin üzerinde yatay
dikdörtgen bantlar dolaşır.
Cephe kornişlerine üç sıra mukarnasla zengin bir görünüm verilmiştir.
Cephe kornişlerine üç sıra mukarnasla zengin bir görünüm verilmiştir.
Bütün pencere söveleriyle saçaklar beyaz Triyeste taşından
yapılmıştır.
Yanlarda bulunan ve harim bölümünden alçak tutulan iki kitlesel kanat, caminin
ön cephesine hâkimdir.
Belirli bir mimari üslubu olmayan
cami, Osmanlı Camii mimari geleneğinde benzeri olmayan bir yapıdır. Neogotik,
Yunan ve Roma Mimari ağırlıklı bir eserdir.
Barok, ampir, rokoko üsluplarının
harmanlandığı eklektik stilin son örneğidir.
Caminin Kıble cephesi
Caminin girişinde yer alan, anıtsal taç kapı biçiminde tasarlanmış öne doğru çıkıntılı yüksek tepelik mihrap cephesinde de tekrarlanmıştır.
Yıldız Hamidiye Camii, etrafı
demir parmaklıklarla çevrili takriben on dönümlük bir arazi üzerinde 1440 metre
karelik bir alana inşa edilmiştir.
Bu geniş sahaya giriş için üç ayrı yerden üç
kapısı vardır.
Kapılardan birisi bu yolun üzerinde, cami lojmanının olduğu bölümde yer alıyor.
Bu kapılardan en büyüğü, kuzeyden
cami avlusuna girilen kapıdır ve yıldız üniversitesi girişinin tam karşısında
bulunmaktadır. Saray girişlerini andıran bu kapıdan zemini kesme taşla kaplı
geniş bir avluya girilir.
Yıldız Üniversitesi tarafından,
avluya girilen demir kapının hemen yanı başında sağda yer alan dört cepheli
saat kulesinin saati, Sultan II. Abdülhamit'in 25. saltanat yılı kutlamaları
için özel olarak sipariş edilmiştir.
Saat Kulesi ile ilgili hazırladığım yazı 👉BURADA
Camiyi diğer camilerden ayıran bir kaç özelliği var, mesela;
Yıldız Hamidiye Camii hem mimarisinde türünün son örneği, hem de Osmanlı selatin camilerinin sonuncusudur.
Üslup yönünden tam bir melez yapı olan bu camiden sonra yapılan bir başka selâtin cami yoktur.
Ayrıca bir suikaste sahne olmuştur.
Ermeni komitacılar 21 Temmuz 1905’teki Cuma selâmlığında II. Abdülhamid’e karşı Yıldız Camiinde bombalı suikast düzenlemiştir. Cami çıkışında II. Abdülhamid’in, Şeyhülislâm Hâlidefendizâde Cemâleddin Efendi ile ayak üstü, beklenenden biraz fazla sohbet etmesi padişahı suikasttan kurtarmıştır.
Patlamada tören alanında bulunan 26 kişi hayatını kaybederken, 58 kişi yaralanmıştır.
Patlamada tören alanında bulunan 26 kişi hayatını kaybederken, 58 kişi yaralanmıştır.
Selâtin camilerinin genelinde
görülen çift minare uygulaması Yıldız Camii’nde teke indirilmiştir. Caminin
batı kanadı içinden yükselen zarif minare, mukarnas dolgu ile geçişi
sağlanan tek şerefeye sahiptir.
Ayrıca yapının minare gövdesi tepeye kadar yivlidir.
Caminin mimarisinde son cemaat
yeri bulunmadığı için mahfillere geçişi sağlayan bir ara mekânı bulunuyor, burası iki bölümden ibarettir.
Birinci bölüm daha küçük üstü ahşap
örtülü ve yapıya sonradan ilave edilmiştir.
Buradan ikinci ve daha geniş bölüme, çift kanatlı üç kapı ile girilir.
Bu bölümün sağ ve sol tarafından açılan kapılarla cami görevlilerinin lojmanlarına ve oradan da mahfillere geçiş vardır.
Bu bölümün tavan ile duvarları gülkurusu zemin üzerine motiflerle süslenmiştir.
Camide birçok yerde olduğu gibi
harim kapısının üzerinde de II. Abdülhamid’in tuğrası var.
Kapının üzerinde mermere Zümer suresi 73. ayetinin bir kısmı “Selâmun aleykum tibtum fedḣulûhâ ḣâlidîn" yazılmış.
Türkçe meali:
"Size selam olsun, tertemiz oldunuz,
haydi ebedi kalmak üzere buraya (cennete) girin"
Kapının sağında ve solunda harime
bakan dikdörtgen şeklinde ahşap etrafı mermer söveli iki pencere bulunur.
Pencerelerdeki beyaz boyalı demir korkulukların her motifinin içindeki yıldızlar bulunmaktadır.
Pencerelerdeki beyaz boyalı demir korkulukların her motifinin içindeki yıldızlar bulunmaktadır.
Harim kapısından içeriye girdim.
Harim kapısı mermer söveli çift kanatlı, taçlı gül ağacından yapılmış ahşap bir kapı.
İç mekandan resimler çektim ama öğle namazı için cemaat gelmeye başladığı için buradan çıkıp, üst katta bulunan hanımlar bölümüne çıktım.
Bu kısımda çektiğim resimleri 2. bölümde yayınlayacağım.
Bu gördüğünüz ilk merdivenler, bunları çıktığınız zaman;
Bu kapıların olduğu kata geliyorsunuz.
Caminin sağında elçiler için, tavanı 18
ayar altından yapılmış süslü Süfera odası, soldaysa tavanı yağlı boya tablolu ve
çok süslü olan Hünkar mahfili bulunuyormuş.
Burası caminin sağ tarafı olduğu için büyük ihtimalle bu kapı Süfera odasına açılıyor.
Kapılar kapalı olduğu için ne yazık ki içeriyi göremedim.
1. Kattan bahçe manzarası
Hanımların namaz kılması için ayrılan bölüme son olarak bu merdivenleri çıkarak ulaşıyoruz.
Devamı ve caminin iç mekan resimleri bundan sonraki bölümde devam edecek.
Bu yazıda faydalanılan kaynaklar;
https://islamansiklopedisi.org.tr/yildiz-camii
http://www.tas-istanbul.com/portfolio-view/besiktas-hamidiye-camii/
https://tr.wikipedia.org/wiki/Y%C4%B1ld%C4%B1z_Hamidiye_Camii
2. Bölümde görüşmek üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazmak için;
Google hesabınız yoksa "Anonim" bölümünü işaretleyerek
yorumunuzu yazabilirsiniz.