4 Mayıs 2007 Cuma

ÇAMLICA TEPESİ - 2007

Yine, yeni bir Çamlıca Tepesi yazısıyla karşınızdayım.
İlk Çamlıca Tepesi yazımı hatırlıyor musunuz?
Muhterem'le Geziye'nin ilk gezi yazısıydı ve fotoğraf makinemin acemisi olduğum günler olduğu için sadece 1 resim yayınlamıştım.
Tekrar gitmem tam 1 sene sonra oldu ama bu sefer makinenin acemisi olmadığım için çok sayıda resim ve birazda video çektim.

Biz Avrupa yakasında oturuyoruz.
Anadolu yakasına gezmek için nadir geçiyoruz, mutlaka bir vesileyle geçmiş olup, gezi yerlerine gidiyoruz.
15 gün öncede böyle oldu, bir büyüğümüzü ziyaret etmek için Kozyatağı'na karşıya gittik, dönüşte eşim bizi Çamlıca'ya götürdü.
Hafta sonu olduğu için çok kalabalıktı.
Arabayı park edecek yeri bile zor bulduk.

Tabi manzarayı ve ortamı gördükten sonra bütün sıkıntılarınızı unutuyorsunuz.
Tam lale zamanı, her yer cıvıl cıvıl.
Hele manzara muhteşem!
Canlı bir tabloya bakıyormuş gibi oluyorsunuz.
Boğaziçi bütün haşmetiyle gözünüzün önünde kıvrılarak akıyor.
Köprüyü kuşbakışı görebiliyorsunuz.

Anadolu Yakasından Avrupa yakasına bakınca göze ilk çarpanlar
tabii ki gökdelenler oluyor.
Avrupa yakasından bakınca görünenler ise Çamlıca televizyon kulesi ve çok sayıda anten direği oluyor.
Bakınız Ulus Parkı resimleri....


Çamlıca denince akla ilk gelenlerden biriside televizyon kulesi.

Çamlıca Televizyon Kulesi; 
166 metre yüksekliğinde olup, 268 m yükseklikteki Büyük Çamlıca Tepesi’nde yer alır.
1972 yılında tamamlanmış ama bazı forumlardan öğrendiğime göre daha bitmemiş, orjinal projede dönen bir lokanta yer alıyormuş.
O yükseklikte, bir de sürekli dönen bir kulede oturup, bir lokma yiyemem herhalde.

Geçen hafta çıkan bir habere göre karasal anten yayınına geçince bu anten direkleri Çamlıca'dan sökülecekmiş ve Çamlıca'nın görüntüsü kurtulacakmış....
Ne diyelim, İnşallah!

Çamlıca'ya geldiniz, manzaraya doydunuz ama temiz havayı görünce karnınız iyice acıktı.
Önce ne yiyeceğinize karar veriyorsunuz ve hepsi birbirinden farklı kulübelerde olan kasaya gidip, yemek ve içmek istediklerinizin parasını peşin ödüyorsunuz.
Dikkat;
Kredi kartı geçmiyor, nakit parayla yiyecek alabiliyorsunuz.
İlk kulübede ki kasada parayı ödediniz, 2. kulübede ki dönerciden dönerinizi yada 3.kulübede ki içecekler veya pastahane bölümünden yiyeceğinizi aldınız.
Bir de çay içeyim derseniz başka bir kulübede ki çayınızı alıyorsunuz.
Sizin anlayacağınız elinizde bir tepsi oradan oraya dolanıp, duruyorsunuz.
Kapalı mekanlar ve restoranda var ama insan kapalı yerde değil açık havada manzaraya karşı bir şeyler yemek istiyor.
Türk sanat müziği ve tasavvuf müziklerinden oluşan sürekli bir müzik yayını var.

Üstte ki resimde bir saat olduğunun farkında mısınız?
Üstelik tıkır tıkır çalışıp, doğru saati gösteriyor.
Aynısından bir tane de Gülhane Parkına yapmışlar.

Gelinler, gelinler o gün 1-2 saat içinde 4 tane gelin gördük.
Akşama kadar Çamlıca'ya herhalde daha çok gelin gelmiştir.
Düğününden-nikahından çıkan soluğu Çamlıca'da alıyor galiba.

Her taraf cıvıl cıvıl, renk renk açmış çiçeklerle dolu.


Nergis çiçekleri.

Lale ve diğer çiçeklerle yelkenli gemi şeklinde bir peyzaj çalışması yapılmış.

Çamlıca'nın hep ön yüzünü gösterecek değiliz ya, burası da arka tarafı.
Ümraniye'den Kartal'a kadar oldukça büyük bir alanı görebiliyorsunuz.
Çamlıca tepesinin yüksekliği, insana İstanbul elinin altındaymış hissini veriyor.

Çamlıca gezimizin resimleri bu kadar değil, diğer resimler ve video görüntüsünü Sayın Ömer Faruk Tekbilek Bey'in "İstanbul" isimli bestesi eşliğinde, video klip olarak hazırladım.
İyi seyirler;
Dailymotion;


You Tube;



Yeni bir gezi de görüşmek üzere......


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yazmak için;
Google hesabınız yoksa "Anonim" bölümünü işaretleyerek
yorumunuzu yazabilirsiniz.