13 Ağustos 2010 Cuma

YAZ TATİLİ-YOLCULUK

10 günlük tatilimizi geçirmek üzere, memlekete gitmek için 29 Temmuz'da sabah saat 6'da yola çıktık.
Trafik sakin, hava henüz serindi.

İstanbul'dan çıkmadan yoğun bir sisin içinde ilerledik.

Sisle Kastamonu yollarında ve Bolu'da sık sık karşılaşırız ama o gün İstanbul'da hiç beklemediğimiz bir şeydi.


Nihayet Bolu Tüneli'nin olduğu yoldayız.
İlk saatler de Doğu'ya doğru gittiğimiz için gözümüzün içine içine giren güneş, sonradan bulutların ardına gizleniyor, bizde rahat bir yolculuk yapmaya başlıyoruz.


Sonunda Bolu tüneline ulaştık.


Nihayet saat 13.30'da Kastamonu'ya vardık.
Fazla oyalanmadan alışverişimizi yaparak Çatalzeytin'e doğru yola çıktık.
Yollarda yine sisli bir hava bizi karşıladı.

Yol bakım ve yapım çalışmaları sisle birleşince mecburen hızımızı azaltarak gidiyoruz.

Bizi bekleyen zik zaklı, bol virajlı yollar.

Yaralıgöz Geçidi'nde yol yapım çalışmaları devam ediyor.
Aynı zamanda Yaralıgöz'de ki mesire yeri çok güzel düzenlenmiş.
Çevre düzenlemesinde çocuk parkına da yer verilmiş.
Bu arada Yarlıgöz'de ki bu mesire yerinde çok güzel piren (kuyu kebabı) yapılır.
Mola vermek için en güzel yerlerin başında gelir.
Bakınız; Yaralıgöz Mesire Yeri


Nihayet köye vardık.
Resmi Oday Boğazı'ndan çektim.

Köyde ki ilk 2 gün hava çok güzel ve serindi, hatta "keşke hırka alsaydık" bile dedik.
Fakat sonraki günlerde hava sıcaklığı köyde hiç şahit olmadığım kadar çok yükseldi ama İstanbul'da ki kadar dayanılmaz bir sıcaklığı hiç yaşamadık.

10 günlük tatil boyunca sık sık sisle karşılaştık.
Bu yıl evimizin inşaatı ile ilgilendiğimiz için gezmeye hiç çıkmadık.
Büyüklerimizi ziyaret edip, eve döndük.
Yine de köyden, Abana'dan bazı resimler çektim.
Tatilimizin ayrıntılı resimlerini görmek için, bakınız;
Yaz Tatili 2010

Köydeki Kedimiz Yalangaç ve Yavruları

Abana 2010

Nihayet dönüş günü geldi, yine sabah serinliğinde yola çıktık.
Kastamonu'da çalışan oğlumuzla buluşup, kahvaltı yaptık.
Arkadaşlarımıza ve yakınlarımıza hediye etmek üzere çekme helva, sarımsak alarak yola devam ettik.
Saat 10'da Karabük'ten geçtik.
Üstteki resim, Karabük'ün gururu Kardemir tesisleri.

Açıkçası fabrikanın görüntüsü korku filmlerine plato olacak kadar ürkütücü görünüyor.



Ve Bolu'dayız.
Yeşillikler içinde ki küçük köylerden,

Toki'nin yaptığı lüks konutlara kadar pek çok yerleşim yeri görüyoruz.

Yeniden Bolu Tüneli'ndeyiz.
Eskiden yolculuğumuzun en zor bölümünü Bolu Dağı'na tırmanmak ve inmek oluşturuyordu.
Bolu Tüneli sayesinde son yıllarda bu sıkıntı ortadan kalktı.




Nihayet İstanbul'dayız.
Gebze'den itibaren yakamızı bırakmayan trafik, bunaltıcı hava, bizi zor günlerin beklediğinin habercisi gibiydiler.
Meğer biz köyde trafiksiz ve nispeten daha serin olan hava ile ne kadar rahatmışız.





Apartman hayatı,

uzayıp giden trafik çilesi, sıcak hava, kısacası artık İstanbul'dayız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yazmak için;
Google hesabınız yoksa "Anonim" bölümünü işaretleyerek
yorumunuzu yazabilirsiniz.