Günün son duraklarından birisi olduğu için, vaktimiz kalmadığı için ne yazık ki Taşköprü'yü ayrıntılı bir şekilde gezemedik, sadece Taşköprü'nün simgesi ve ismini aldığı yapı olan taş köprünün civarında ki parka gittik.
Bu resimleri o parktan çektim.
Şimdilik taş köprü ve sarımsak heykeli resimleri var ama eminim önümüzde ki yıllarda daha ayrıntılı bir gezi yaparak daha çok resim paylaşacağım.
Taşköprü şehir merkezine varmadan önce yolda çektiğim resimleri de yayınlamak istiyorum.
Bu resimleri Sinop-Gerze'de bulunan Dere Cuma Camii'nden çıktıktan sonra Kastamonu-Sinop yolunda çektim.
Tekrar Kastamonu il sınırına girdik, yolumuzun üzerinde önce Hanönü var.
Üstte ki resimde direğin üzerinde ki Leylek yuvasını gördünüz mü?
Taşköprü ilçesi hakkında kısa bir bilgi verelim.
TAŞKÖPRÜ;
Taşköprü, Kastamonu’yu Sinop’a bağlayan karayolu üzerinde,
Kastamonu’ya 42 km, doğuda ise Hanönü ilçesine 27 km. uzaklıkta, Kızılırmak’ın
en büyük kolu olan Gökırmak’ın oluşturduğu geniş ve verimli bir vadinin içine
kurulmuştur.
İlçe ismini, orijini Roma dönemi olup, daha sonra
Çobanoğulları döneminde yeniden geliştirilen ilçe girişindeki taş köprüden
almaktadır.
Taşköprü, insanlık tarihi boyunca değişik uygarlıkların
kurulup yok olduğu bir yöre olmuştur.
Sırasıyla, Gasgaslar, Etiler, Dorlar,
Paflagonyalılar, Kimerler, Lidyalılar, İranlılar, Kapadokyalılar, Helenler,
Pontuslar, Bitinyalılar, Romalılar (Bizanslılar), Danişmendliler, Çobanoğulları
ve Osmanlılar bu yörede hüküm sürmüşlerdir.
Romalılar Paflagonyayı zaptettikten sonra komutan Pompe’nin
ismine izafeten burasına Pompeiopolis demişler ve Paflagonya eyaletinin merkezi
yapmışlardır.
Taşköprü Romalılar zamanında (M.S.1,2,3)’ üncü yüzyıllarda
çok haşmetli bir şehirdi. Zımbıllı Tepesi Akrapol olarak kullanılıyordu.
Anadolu'nun Türkler tarafından fethinden sonra, 1292-1460
yılları arasında Çobanoğulları ve Candaroğulları'nın yönetiminde kalan ilçe,
1460 yılında Osmanlı yönetimine girmiş ve Kastamonu'ya bağlı kadılık olarak
idare edilmiş.
Fatih Sultan Mehmet zamanında (l460) 1292 yılından beri devam eden Candaroğulları hâkimiyetine son verilmiş ve Osmanlı hâkimiyeti başlamıştır.
Taşköprü, fetihten sonra hiç düşman işgaline uğramamıştır.
1864 tarihinde de ilçe(kaza) olmuştur.
İlçe merkezi 25 Ağustos 1925'de Atatürk tarafından ziyaret edilmiştir.
1990'lı yıllarda İlçeye bağlı (eskiden nahiye olan)
Hanönü(Gökçeağaç), bazı köylerle birlikte ayrı bir "ilçe" olmuştur.
1869 yılında
Belediye Teşkilatı kurulan Taşköprü İlçesi geniş toprakları, nüfus yoğunluğu ve
köylerinin çokluğuyla Kastamonu'nun en büyük İlçelerinden birisidir.
2000 yılı sayımlarına göre 43.800 olan nüfusu ile Kastamonu
ilinin en büyük ilçesi konumunda olan Taşköprü’ye 126 köy bağlı bulunmaktadır.
İlçe içerisinde 25 adet arkeolojik sit, 1 adet doğal sit
alanı ve ayrıca Milli Parklar Yaban Hayatı gözetleme alanı ve 1 adet de kentsel
sit alanı bulunmaktadır.
Bunların dışında toplamda 132 adet yapı tescilli taşınamaz
kültür varlığı olarak da koruma altına alınmıştır.
İlçenin üzerine kurulu olduğu vadinin kuzeyinde Küre Dağları
güneyinde ise Ilgaz dağları bulunmaktadır.
Bu nedenle ilçenin kuzey ve güneyi
ormanlık arazilerle çevrilidir.
Taşköprü’nün kuzey ve doğusunda yer alan Çangal
ve Elek Dağları ortalama olarak 1500 metreyi geçen yükseltileri ile ilçenin en
yüksek dağları konumundadır.
İlçenin çevresini saran ormanlarda yoğun olarak çam, köknar,
kayın, meşe, kavak ve ıhlamur ağaç türleri görülebilir.
Yazının devamını BU adresten okuyabilirsiniz.İlçeye adını veren Taş Köprü;
İlçeye adını veren asırlara tanıklık etmiş ve asırlarca
yaşayacak olan Taş-Köprü İlçe girişinde Gökırmak üzerine Yağmur Beyin oğlu Ali
Bey tarafından 1366 yılında Celalettin Beyazıt adına yaptırılmıştır.
68.58 metre uzunluğundaki 7 gözlü sanat şaheseri “ Estetik
Dalga Kıranlarıyla” Türk kültürünün haşmet ve tevazusunu günümüze taşıyan bir
tarih hazinesidir.*Üstteki panoramik resim Large boyutudur, üzerine tıklayıp daha büyük görebilirsiniz.
Taşköprü Sarımsak Heykeli.
Taşköprü'de üretilen tarımsal ürünlerin arasında en meşhur
olanı sarımsaktır.
Çiftçiler Dünyaca ünlü bu sarımsağa "beyaz altın"
derler.
Yıllık üretimi 18.000 ton civarındadır.
Her yıl eylül ayı başında
Taşköprü Belediyesi tarafından "Uluslararası Taşköprü Sarımsak ve Kültür
Festivali" düzenlenir.
Festival, önceden her yıl düzenlenen
"Taşköprü panayırı"nın yerini almıştır.
Sarımsak heykelinin üzerinde şunlar yazıyor;
BEYAZ ALTIN
"Taşköprü Sarımsağı"
Türk Patent Enstitüsü'nün 28.05.2009 tarih ve 135 sayılı kararı ile coğrafi işaret Tescil Belgesine sahiptir.
Tarihi taş köprünün yanında ayrıca yayalar için hazırlanmış bir köprü var.
Bu köprü sayesinde tarihi köprüyü daha rahat görebildik.
Taşköprü'de işimiz bitince tekrar yola çıktık, istikametimiz Kastamonu şehir merkezi.
Not;
Yaz tatilimiz ile ilgili yazı dizisine 1 bölümlük kısa bir ara vereceğim.
Bir sonra ki bölümde güncelliği geçmeden 26 Mart'ta Gülhane Parkı'nda çektiğim resimleri yayınlayacağım.
Daha sonra yine yazı dizimize kaldığımız yerden devam edeceğim.
Görüşmek üzere....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazmak için;
Google hesabınız yoksa "Anonim" bölümünü işaretleyerek
yorumunuzu yazabilirsiniz.