1. bölümde Ulu camii hakkında bilgiler ve dış mekan resimlerine yer verdim.
Bu bölümde caminin iç mekan resimlerini ve iç mekan ile ilgili bilgileri görebilirsiniz.
Sivas Ulu Camii:
Asıl
ibadet alanına, kuzey duvarının tam ortasında asıl ve köşelere yakın yerlerden
birer olmak üzere üç ayrı kapı ile girilmektedir.
Yapının asıl giriş kapısı ile diğer kapıları
süslemesizdir.
Ayetel Kürsi
İbadet alanının kuzey-güney doğrultusundaki Kıbleye (güney duvarı) dikey uzanan on bir sahnı oluşturan kesme taş örgülü yığma 50 adet kırma ayak birbirine sivri kemerlerle bağlanmıştır.
Mihrap eksenine uzanan orta sahın diğerlerinden biraz daha geniş tutulmuştur.
Ulu Cami, 54.70 x 33.70 m. iç ölçülerindedir.
Ulu Caminin diğer klasik camilerden çok farklı bir iç yapısı var.
50 adet kemerli kolon direkleri ve kubbesi olmayan çatısı ile hemen dikkati çekiyor.
Ulu
Camii Hakkındaki Rivayet;
Vehbi
Cem Aşkun, Ulu Cami hakkında şu rivayetlere yer vermektedir: “Vaktiyle camii
istasyon civarındaki ‘Gazhane’ denilen mevkiye yapılacakmış; fakat bir türlü
muvaffak olmamışlar. Caminin yapılması için icap eden malzeme gündüz akşama
kadar gazhaneye taşınmış sabahleyin kalktıklarında aynı malzemenin caminin bu
günkü yerinde olduğunu görmüşler ve aynı hal 40 gün devam etmiş. Nihayet ihtiyar
bir zat peyda oluyor. Caminin gazhaneye değil hali hazır yerine yapılmasını
söylüyor ve nasıl yapılacağını da izah ediyor. Sonra gözden kayboluyor. Bunun
üzerine derhal ihtiyarın dilediğini yerine getiriyorlar ve o zatın da Hızır
olduğuna kani olarak caminin ilk direğini onun görüldüğü yere dikiyorlar. Adına
‘Hızır Direği’ diyorlar.
İkinci
efsanede bu direk hakkındadır ki: “Caminin içerisi çok geniştir. Üç kapısı
vardır. En kalabalık bayram günlerinde bile kolay kolay dolmaz. Dünün mimari
tarzına göre caminin içinde birçok direkler vardır. Bunların arasında Hızır
direği ayrı bir önem taşır. Herkes bunun dibinde oturur. Hatta daha ileri
vararak buraya nur yağdığını bizzat gördüklerini söyleyenlerde çoktur. Bilhassa
bayanların inanı fazladır.
Hızır,
insanların dar günlerinde imdadına ulaşan nur yüzlü, uzun beyaz sakallı meçhul
bir şahsiyettir. İşte Cami-i Kebir’de yatan zat da böyle bir Hızır’dır.
Yaşlıların rivayetine göre, bir gün bu Hızır Direği’nin dibine gayri meçhul bir
çocuk bırakılmış. Bunun üzerine direğin dibinden büyük bir su çıkmış ve ne
yapmışlarsa suyu kesememişler. Sonuçta 40 yapağı yün tıkamak suretiyle
durdurmaya muvaffak olmuşlar.”
(Hikmet Denizli, Sivas Tarihi ve Anıtları, Sivas 1998, s. 47–52.)
(Hikmet Denizli, Sivas Tarihi ve Anıtları, Sivas 1998, s. 47–52.)
Mihrap:
Sivas Ulu Camii’nde 1955 yılında yapılan onarımlar sırasında çıkarılan orijinal mihrabın üzerinde, birbirini kesen sekizgenlerden geometrik örgü motifli iç içe iki sekizgenin kenarlarından çıkan kollarla kesilmesi ile kareler oluşturan süsleme elemanları bulunuyormuş.
Onarımda mihrabın süslemeleri taş malzemeyle sade bir şekilde düzenlenmiştir.
Üstünde yukarıya doğru gittikçe daralan yedi sıra mukarnaslı kavsaradan başka süsleme elmanı görülmez.
Sivas Ulu Camii mihrabı
Minber:
Ulu Camii’nin orijinal olmayan minberi taş malzemeyle, son derece sade bir şekilde yapılmıştır.
Sivas Ulu Camii vaaz kürsüsü
Kesme taştan enine dikdörtgen plânlı caminin oldukça büyük olan ibadet mekânı, mihrap duvarına dik uzanan on bir neften oluşuyor.
Kalın pâyelere oturan geniş sivri kemerler bu nefleri ayırıyor.
Ulu Camii son cemaat yeri
İbadet
mekânının kuzeyinde yine dikdörtgen plânlı bir avlu yer alıyor. Bu avlu ve son
cemaat yeri, Anadolu'daki en erken tarihli avlu ve son cemaat yeri olmaları
açısından mimari tarihimizde önemli bir yere sahip olarak görülüyor.
Bu yazıda faydalanılan kaynaklar;
Sivas İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
Sivas Ulu Camiine ait resimlerin yayını sona erdi.
Yeni bölümde görüşmek üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazmak için;
Google hesabınız yoksa "Anonim" bölümünü işaretleyerek
yorumunuzu yazabilirsiniz.