Bir önce ki yazıda köyümüzü anlatıp, Çatalzeytin hakkında bilgiler vermiştim.
Bu bölüm daha çok doğal güzelliklerini anlatan yazı ve resimlerden oluşacak.
Üstteki yol, köye giderken ana yolu değilde ormanı tercih ettiğimizde kullandığımız yol.
Ana yoldan ayrılıp ormana saptığımızda, ormanın içinde açılmış toprak yolda ilerliyoruz.
Tabii sık sık durup, ciğerlerimize ve gözlerimize bayram yaptırarak.
Büyük bir sessizlik ama modern hayat sessizliği, yoksa tüm tabiat avaz avaz.
En başta çeşit çeşit kuş sesleri.
Sık ormanlık alanda korktuğunuz tek şey, yabani hayvanların karşınıza çıkabilme olasılığı.
Yoksa halinizden hiçte şikayetçi olmuyorsunuz.
Ormanın biraz içlerine gittiğimizde karşımıza bu mantar grubu çıktı.
Mantarların hangisi yenir hangisi yenmez bilmediğimiz için mantarları olduğu gibi bıraktık.
Şehirlerde mantar toplamak bir doğa sporu olarak gösterilip, turlarla şehir insanı mantar toplamaya çıkarılıyor.
Bizim oralarda mantar toplama mevsimi bir alem, bütün herkesin ortak konusu mantar oluyor.
Kim nerede ne kadar mantar toplamış?
Bazıları mantarın yerini göstermemek için mantar toplamaya çağırmamış.
Anlayacağınız mantar kıymetli bir şey, çeşidi derseniz aklınızda tutamayacağınız kadar çok.
Mesela kök mantarı, turşusu ve körpecikken yemeği harika olur.
Tavşan böbreği var ama tadı ciğere benzediği için ben pek sevmiyorum.
Kültür mantarından sonra en sevdiğim mantar türü kanlıcadır, yemeği ve kızartması çok güzel olur.
Ayrıca bir mantar türü var ki, bembeyaz karnabahara benziyor ama adından pek emin değilim enişte yada adam mantarı diye biliyorum.
İnternet'te baktım ona benzeyen bir mantarın adı kıvırcık mantarı diye geçiyordu.
Mantar çeşitlerini ben yazmakla, siz okumakla bitiremezsiniz.
Onun için konuyu bir mantar yemeği tarifiyle bitireyim.
Bu tarif, köy mantarlarından kök mantarı ve tavşan böbreği mantarı kullanılarak hazırlanmıştır.
Köy Mantarı tarifi 👉BURADA
Orman orman orman, nereye bakarsanız bakın orman her yerde.
Bizim oraların toprağı çok verimlidir, ağaç dikmenize gerek bile kalmaz.
Ağacın kendi tohumu yere düştüğü yerde filizlenip yeşerebilir.
Tarlanızı ve toprağınızı orman olmasın diye her sene sürdürmeniz gerekebilir,
orman olursa devletin toprağınıza el koyma riski var.
Filizlenip yeşeren ağacı kesemezsiniz, keserseniz orman suçu işlersiniz.
Bildiğim kadarıyla katillere ve hırsızlara af var ama orman suçuna hiç af yok.
Sis bütün ihtişamıyla meyve ağaçlarının üzerine doğru geliyor.
İstanbul'a gelmek için yola çıktığımızda, aşağıda kalan köylerin üzerine öbek öbek sis inmişti.
Sanki her yer pamukla doldurulmuş gibiydi ama arabaya yokuş yukarı hız vermiş giderken duramadık ve ben o muhteşem görüntüyü çekemedim.
Meyve ağaçları arı kovanları ve arsız kabak yaprakları.
Eşimin babası yılların arıcısıydı, kestane balı denen gerçek bal üretirdi ve bu balın her zaman müşterisi vardı.
Tabii doğal ortamda hiç bir katkı maddesi olmadan hazırlanan balın daima müşterisi oluyor.
Bal arıları,alerjiniz yoksa onlardan korkmamayı biraz öğreniyorsunuz.
Kural 1; kovana gidip geldikleri yol güzergahında durmayın.
Kural 2; çevrenizde turlayıp,duruyorsa sakın çırpınmayın.
Öylece kıpırdamadan bekleyin, gidiyorlar.
Kural 3; dışarıda bal, reçel gibi şekerli gıda maddeleri yemeğe çalışmayın.
En önemli kural; size musallat olan yada ortalıkta turlayan bal arısı değilde
eşek arısı ise kahramanlık yapmayın, tabanları yağlayıp, hemen oradan uzaklaşın.
7 tane eşek arısı, alerjisi olmasa bile bir insanı ısırınca öldürebiliyormuş.
Bu güzel çiçekler ve doğal ortamın tadını çıkarın, yazının sonunda sizi sürpriz resimler bekliyor.
İŞTE SÜRPRİZ;
Alttaki resimden kopya çekmeden bunun ne olduğunu tahmin edebilir misiniz?
Baştan söylemek gerekirse ben bunu evde görmedim, evin dış tarafında tavan köşesinde gördüm, kendini kapatmış öylece duruyordu.
Bana oldukça uzak mesafedeydi ve karanlıktı, bir türlü çözemedim ne olduğunu.
Aklıma fotoğraf makinesi geldi, hemen zoom yapıp görüntüyü yakınlaştırdım ve flaşla çekim yaptım.
Tabi resme bakıp bunun bir akrep olduğunu anlayınca başımdan aşağıya kaynar sular döküldü.
Bunca yıldır her yaz tatilde köye gidiyoruz ama hayatımda ilk defa akrep görmüş oldum.
Hemen eşimi çağırdım, abisi fırça yardımıyla akrebi özenle aşağıya indirdi,
akrep kendini açtı ve kıskaçlarıyla mermerin üzerinde dolanıp, durmaya başladı.
Sonunun ne olduğunu ben yazmayayım, siz anladınız.
İki yazı dizimizde de köyümüzün doğal güzelliklerinden bahsettim ama işin birde bu yönü var.
Sonuçta ormanın içinde ki evlerde yaşıyorsunuz ve bu tür börtü böcekle karşılaşınca irkiliyorsunuz.
Şehirde görüp görebileceğimiz böcekler, bunların yanında hiç kalıyor.
Altta ki böceği de Odayboğazı'nda ki binalardan birinin dışında görüp çektik.
Çatalzeytin ve Köy resimleri ve yazı dizimiz bitti.
Önümüzde ki konumuz Kastamonu'yla ilgili olacak, ondan sonra artık İstanbul yazılarına devam edeceğim.
Görüşmek üzere...
|
12 Mart 2007 Pazartesi
ÇATALZEYTİN-DOĞAL YAŞAM
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Aman kardeşim bu konuda görülen mantar "KÖY GÖÇÜREN" =Amanita muscarata" dır... Köyü göçürdüğüne göre, bir kişiye ne yapar siz düşünün.
YanıtlaSil