11 Kasım 2018 Pazar

AHİ EMİR AHMED KÜMBETİ

Muhterem'le Geziye
Sivas'ın tarihi mekanlarına yaptığımız gezilerimize devam ediyoruz.
Bugünkü bölümde, Kurşunlu Caddesinde yer alan 3. tarihi eser olan Ahi Emir Ahmet kümbeti olacak.
Kümbet, Behrampaşa Hanı, Kurşunlu Hamamı ve Sivas Öğretmenevinin olduğu caddede yer alıyor.





kümbet resimleri
AHİ EMİR AHMET KİMDİR? 
Ahi Emir Ahmet’in ailesi Horasan’dan Azerbaycan ve Zencan üzerinden Bayburt’a gelmişler. 13. yüzyılın ikinci yarısı ile 14. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan Ahi Emir Ahmet’in doğum tarihi tam olarak bilinmemekle beraber miladî 1260’lı yıllar olarak söylenebilir.
Bayburt ve Sivas’ta ahiliğin yerleşmesinde önemli bir yeri olan Ahi Emir Ahmet aynı zamanda bir Mevlevi şeyhidir.
Mevlana’nın şöhretini duyan Ahi Emir Ahmet gençliğinde onu ziyaret etmek için Bayburt’tan Konya’ya gitmek istemiş fakat babası izin vermemiştir.
Bu konuyla ilgili Ahmet Eflaki şu hikâyeye yer vermektedir; Yine ufukların meşhuru ve baş olmayı hak eden Bayburtlu Ahi Emir Ahmet o diyarın reislerindendi. 
Zengin, hayır isteyen, makam sahibi ve büyüklerin sohbetine ermiş bir adamdı. 
Ariflerin Sultanı Çelebi Celalettin Arif Hazretleri Bayburt’a gittiği vakit, (m. 1315) oranın erkek ve kadın bütün ahalisi onun kulu ve müridi oldular.

Emir Ahmet şöyle hikâye etti ki:  
"Gençliğimde sizin ceddiniz Mevlana hazretlerinin güzel şöhreti ağızdan ağza Bayburt’a ulaşınca ve onun hal ve kal inin yüceliğini seyyahlar anlatınca, ben de babamdan müsaade dileyip Konya’ya gitmek ve o hazretin elini öpmek şerefine nail olmak hevesi uyandı. Fakat annem ve babam müsaade etmediler. Ben niçin olmasın diyerek gitme zamanını düşünüyordum. Bir gece son derece arzu ve aşkla kalktım, birkaç rekât hacet namazı kıldım ve tanrının nimet ihsan etmesi, yardımcım olurda sürüden ayrılıp o ziyaretle müşerref olurum ümidi ile kırk defa Enam Suresi’ni okudum. Sabaha yakın başımı koyup uykuya daldığım vakit rüyamda müritlerden ve seyyahlardan işittiğim şekilde Mevlana’yı gördüm. Mevlana, fereci giymiş duman renginde bir sarık başına sarmış olduğu halde evimize giriyordu. Ben daha önce koşarak baş koydum, yüzümü onun ayaklarına sürdüm ve yalvarıp yakardım. O bir dosttan makas istedi, saçlarımı kesti, yüzümü öptü ve birkaç defa "Tanrı mübarek etsin" dedikten sonra, "Bu, mesnevi şeyhidir." buyurdu. Ben sevincimden uyandığım vakit, kesilmiş saçlarımı yastığın üzerinde buldum. Bu vaziyetten dolayı bende bir şaşkınlık belirdi. O zevkin şevkinden birkaç gün deli gibi dağlarda dolandım. Nihayet büyük bir posta oturma merasimi yaparak fereci giydim… Ondan sonra muhtelif şeylerden hazırlanmış olan güzel bir armağanı Mevlana’ya gönderip kendi halimi bildirdim. Bunun üzerine Mevlana hilafet şeceresini gönderip bu kulu müritliğe kabul etti." ( Eflaki; 1986)
Ahi Emir Ahmet’in çocukluk ve gençlik yılları Bayburt’ta geçmiştir. 
Ahi Emir Ahmet’in yetişmesinde zamanının önemli ilim merkezleri olan Mahmudiye ve Yakutiye medreselerinin önemli bir payı olduğu kaçınılmazdır.

Ahi Emir Ahmet’in değişik kaynaklarda isminin yanında Zekiyüddin, Bayburti, Zencani, Zeki’i kavval mahlaslarını görmekteyiz.
Ahi Emir Ahmet Bayburt’tan sonra Sivas gelmiş ve zaviyesini, mescidini, tekkesini ve kervan sarayını kurmuş, yapmış olduğu hizmetlere Sivas’ta devam etmiştir.

Ölüm tarihini tam bilmemekle miladi 1333 tarihinden sonra demek uygun olacaktır. (Sivas ta vakfının kuruluş tarihi) Ahi Emir Ahmet’in türbesi, Sivas’ta ve Bayburt’tadır.
Yunus Emre’nin, Abdulvahab  Gazi’nin olduğu gibi Emir Ahmet’in de Sivas ve Bayburt’ta olmak üzere iki türbesi vardır.
Bayburt’ta Ahi Emir Ahmet Efendi kümbeti olarak bilinen türbe Eski Hastane Caddesi üzerinde Sivas’ta ise Kurşunlu Caddesi üzerinde Sivas Öğretmenevi önündedir.
Kaynakça: http://ahilik.net/yalniz-kalmis-bir-kumbet-ve-ahi-emir-ahmet/


Kümbetin girişinde ki mermer levha da şunlar yazıyor;
AHİ EMİR AHMED BİN ZEYNE'L-HAC
13. Yüzyılın ikinci yarısı ile 14. Yüzyılın ilk yarısı arasında yaşayan büyük Türk Ahi Emiridir.
Horasan'dan göç yoluyla gelen Uygur boylarındandır. Önce Bayburt'ta yaşamış, sonra Sivas'a yerleşip Tekke, Zaviye ve zengin vakfını burada kurmuştur.
Anadolu da Türklüğün yayılmasında, Türk dilinin kullanılmasında ve sosyal hayatın düzenlenmesinde önemli hizmetler vermiştir.
Vakfiye tarihi: H.733 M.1333

Sivas öğretmenevinin önündeki kümbet
Ahi Emir Ahmed Kümbeti Hakkında;
Ahi Emir Ahmed vakfiyelerinden hareketle kümbetin yapımı 14. yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilebilir. Kesme taştan sekizgen olarak yapılmıştır. İçeri giriş beş basamaklı merdivenle olmaktadır. Giriş kapısı dar ve basıktır. İçeride güney tarafta Selçuk devri özelliği gösteren bir mihrap vardır. Kümbet çatısı konik şekilli olup, taşla kaplıdır. Saçak altında yer alan sülüs hatla yazılmış kitabesi okunamayacak derecede yıpranmıştır.


Sivas’ta Ahilik teşkilatının büyük isimlerinden biri olan “Ahi Emir Ahmed’in türbesinin kitabesinde ve vakıf senedindeki kayıtta ismi Ahî Emir Ahmed bin Zen-el-Hac olarak geçmektedir. (Merih Baran, Ahî Emir Ahmed, Ankara 1991, s. 19.). Konuyla ilgi yapılan araştırmalardan Ahi Emir Ahmed’in 13. yüzyılın ikinci yarısı ile 14. yüzyılın ilk yarısında Sivas’ta yaşadığı anlaşılmaktadır.

Sivasta gezilecek yerler
Türbeye giriş geniş beş basamaklı merdivenle olmaktadır. Giriş kapısı dar ve basık olup kesme taştan kemerli olarak inşa edilmiştir. İçerde güney tarafında Selçuk Devri özelliği gösteren bir mihrap vardır. Bugün orijinalliğini kaybetmemiştir. Çatısı taşla kaplı olan kümbet koni şeklindedir.

sivas tarihi mekanlar
Sekizgen pramidal külahının saçak altında, yer yer harap olmuş tarihsiz bir kitabe vardır. Kitabe sağlıklı okunamamaktadır.

Sivasın muhterem büyükleri
Türbe, kare kaide üzerinde sekizgen planlı olarak inşa edilmiştir. Sekizgen gövdenin kuzey yönüne giriş doğu ve batı yönlerine süslemesiz sade sivri kemerli pencereler açılmıştır. Kare kaideden sekizgen gövdeye geçişler pahlanmış ters üçgenler yardımı ile sağlanmıştır. 
Asıl mezar hücresine giriş kapısı doğu yönündedir. 
Üzeri çapraz tonozla örtülü olup içerisinin aydınlığı doğu ve batı yönündeki dar dehliz pencerelerle sağlanmıştır. 
1985–1991 yıllarında Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nce yapılan onarım sırasında parçalanan sandukası da yenilenmiş, kemikler bir araya getirilmiş özenle sandukaya yerleştirilmiştir.” 
(Hikmet Denizli, Sivas Tarihi ve Anıtları, Sivas 1998, s. 121–122.)
YAPILAN ONARIMLAR:
1985-86, 1989, 1995 ve 2005 yıllarında onarım görmüştür. 2005 yılında yapılan onarımda beden duvarları derzlenmiş ve temizlenmiştir. Hasarlı taşlar çürütülmüş, merdivenler taşla kaplanmış, türbe içerisinde bozulan döşeme taş kısımlar elden geçirilmiştir.

Sivasın tarihi yerleri

Yeni bölümde görüşmek üzere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yazmak için;
Google hesabınız yoksa "Anonim" bölümünü işaretleyerek
yorumunuzu yazabilirsiniz.